2
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
1805
Okunma

zaman başlamışken
sol gözünde seğirmeye
bir şadırvan serinliği arıyor insan
sevdiğinin sesinde
aşk ölüm gibi duruyor
kımıltısız
bir dervişin ensesinde
havada köpüklü kan kokusu
okyanus uğultusu gibi bir ses
okşayıp duruyor sol yanımdaki boşluğu
haziranı büyütüyor yağmurlarıyla nisan
seriyor sere serpe
fetvasını bulutlardan ç/aldığı hüzünleri
öylece
güneşe
gölgeler kısalmaya başlıyor
bilemiyor işte insan ne yöne döneceğini
bendler yıkılıyor
dehlizleri doyuyor şehrin kin ve nefrete
çöreklenince gece gözlerine
tüm renkleri yuttuğuna şahit oluyorsun siyahın
mavinin ahı tutuyor yalnız
nabzını tutar gibi yıldızlı bir günahın
eylül marşlarını özlemek olmaz
bir veba gibi
boynumuzu saçlarımızı
ve avuçlarımızı terletmeden henüz yaz
sabır denince aşk
aşk denince ölüm
ne kadar varsa şarjör niyetine
dolduruyorum
bir isyan türküsünün içine
nihayetinde
leyla’dan menkul bir hikayeyim
büyük bir savaşın eşiğinde duruyor
içimde tüm hamüşan düş
intihara meylediyor çaresiz
dağlarda yankılanan sesim
bir dervişin cennetindeyim belki de
çoğul yalnızlıklar içinde
kim duyar şimdi
kim bilir
helezonlar çize çize
bir pervanenin ölüme doğru uçarak gittiğini
/ mai /
songülsezgindoğan