25
Yorum
44
Beğeni
5,0
Puan
2674
Okunma

ağla
dudak uçlarımda bıraktığın sancılı veda
çığlıkların eşiğinde oynaşır aklım
dilsiz sokaklarda düğümlenir hıçkırlar
duvarların rengi soldurmuş küfürler
gözlerin geceye sarkan giryanı muamma
sırlar agır sırdaş yastıklarda
saklayamazdın
boyardın yüzünü utanç rengiyle
söyle şimdi kaç cinneti alırım iplerden
hangi gece çıldırtır yoksuz karanlığın
hangi intiharı çeksem yakışır üstüme
uykumun kaçtığı vakitlerde
seni düşünmeyi severdim
tökezlerdi aklımın kekeme yanı
taşardı gece muştularına
saçlarında keserdi ağıdını poyraz
yüklü şimşekler zılgıta dururdu
dudağında bakır bir çöl
her duygu iğfalsi harlanmak mıdır sana aşkla
meftunluklar bıraktık mektuplarda
taşardın gözlerimden
adının dövündükçe denizin dalgalarında
ağlayan gökyüzünün şimşeğe kızgınlığı
bulanık düşler gibi çekilir misin gündüzün üryanlığında
uzak çizgilere diktikçe gözlerini
zindanlar ahraz
dillenmiş sözlerin
sus gece
sus sancılı düşüm
inleme
kim düşürdü aynanın sol yanından beni
kimi tutsak ettiler pencerenin pusuna
ey göğsümün ağrılı gecesi
kefenlenirken dilime mürekkep lekeli şiirler
pulsuz anılar gönderdim sana
ağrılı heceler döktü yapraklarını
ağrılı bir yol dolandı ayaklarına
sonra başımı dayadığım otobüs camları bıraktı
ve savruldu ayak seslerin uzak kent sokaklarına
zaman devrilir içimin çocukluğuna
bir merhaba kadar uzaksan
kırık kanatlı kuşlar tüner içime
ah bilsen nasıl dillendirsem
içimde korkak kız çocuğunun kasavet kokan gözleri
tabanlarımda yorulan yol sızıları
ve intihara meyil etmiş bitkin cümleler
unut dediğinde
kerbelâ şehrinde yer gök kahırlı
söyle yâr hangi düşe sürsem kendimi
bir doğumluk gece sancısı bırak ellerime
parçalanmış, ağlak sızlı çekip gidiyor yollar
saçların ıslak
sen ettiğin yeminlerin rüzgarını bilir misin
titrek sesinin uzaklığına uzak düştüğümden beri
ucuz gazinolarda
ucuz şarapların buğusunda
sakladım sesini
oysa aşka yazılan ağıtlar gibi ağırdı şarkılar
tutardı yürekleri şarabın buğulu havasında
bilmezlerdi meyhanelerin
uyuşuk alkol kokusunun sen koktuğunu
aşka bela kıvılcım tutuşur dudaklarında
yağmurlar soldurmuyor artık gökkuşağının rengini
sür-gün bakışlarında kaçak bir ölümdür
yankılanan
dilimizde taşıyamadığımız kelimeler
martıların dilinde meryem azabı
mühürleyemediğin dudaklarımda
sen sözsüz bir hece
dün gece sızlayan bir ıslığı boşadım çığlık çığlık
ve yüzümde hayata boş vermişlik
omuzlarıma çekiliyor yorgun yükleri
bir iç çekiş bir veda kadar yakın
bilirdik ağlamak yokluğuna
kazılan gözyaşı mezarıydı oysa
Funda Hanıma şiirime yaşam hakkı tanıdığı için sonsuz sevgiler
5.0
100% (41)