6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
796
Okunma
canım diyordunuz
can çıkıyordu
üçüncü tekil perişanlığında
uzaktan delindi gözbebeklerim
ihanet oklarınızla
lal
bir kuş uçtu yüreğimden
aşırdığı canımla
mecali yok gönlün kelama
pelteleşmiş kanımda yorgunluk sızı-yordu
gözler hüzün çölü
yandıkça kavuran iç hasretim
bir bahar yangını yediveren taşıyordu
aşıyordu iç eriten tonlarca hüzün
an perişan
her yüz bir aynaydı
bıraktığınız mateme
ağarmış saçların yalnızlığı
her ölüden geriye
usul usul
bir gölge sırnaşır yokluğunuza
davetsiz
oynaşır iç duvarlarımda
sarkarken sarmaşıklar hayallerinizden
titrer camda mor menekşeler
biner mazinizin ağırlığı omuzlarıma
uzanınca kirpiklerim azığınıza
yüzümde alevlenen haset mi
o en uzağı
ellerinde taşıyan ikinci tekile
ki odur körükleyen ateşi
bildiniz ki;
her suskunluğum
yüreğimden kopan ahtır
kavurdukça özümü mahşeri tufan
aynalar ancak kendi sırlarınıza yeterdi
gözlerimin düşmediği resimleriniz de
sığındım en sessizliğime
kaybolmuştu bir can tenimde
ne zordu eklenmek sevdaya
yeniden
yeniden
yeniden…
ihanet içime attığım iki kor damla
oyalıyordunuz beni kendi çukurunuzda..!
Sude Nur Haylazca