Bir kuyudan beslenir ölüm Doğumla doğar Yaşamla doyar Sonra Bir çukura kusar Doygunluğunu
Annem bir kuyudur Suyu zamanla kuruyan Vakitsiz çiçeklenmiştir göğsünde hüzün Vakitsiz duvağa girmiştir içindeki çocuk-uyuyan-
Annem Biliyorum ağladın yine ardımdan Oysa hep gülsün istiyorum gözlerin Hep cömert olsun sana yaşam
‘’İyi ki benim annemsin İyi ki evladınım senin’’ diyebildim ya Öperken yanağından, dudağından Gam değil her telefonda Kalbimden geçip dilimde duran ‘’seni seviyorum’’ cümlesinin altında kalışım Ki Düşünce aklıma varlığın Ray boyu uzanır kokuna varlığım
Merhametin boy aynası Anaçlığına tutsak olduğum Kutsalım Annem! Sen bilirsin her şeyi -Yolu duygudan geçen- Söylesene Nasıl öğrendik utanmayı sevmekten
Elini kolunu sallaya sallaya gezerken nefret Her yeri!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Merhametin boy aynası Anaçlığına tutsak olduğum Kutsalım Annem! Sen bilirsin her şeyi -Yolu duygudan geçen- Söylesene Nasıl öğrendik utanmayı sevmekten
Elini kolunu sallaya sallaya gezerken nefret Her yeri!
Harikaydı severek okudum Yüreğin kalemin var olsun Saygılar selamlar
Günümüze uygun dil ve ifade zenginliği ile, anlatımdaki çağrışımlarla çok nefis ve etkili bir şiir... okurken hayatın içinde olduğumuzu hissettiriyor insana, hayali değil yani.. ya da eski yüzlerce örneğini okuduğumuz mısraları, dizeleri ters yüz ederek yapılmış bir "tekrar-anlatım" değildi ki özgünlük budur diyorum ben her zaman... kutladım kaleminizi... Selam ve saygı ile...
Aman uzak olsun şu nefret denen insana yakışmayan kaka duygu.
İnsanın içine çöreklenir yılan gibi ve kime musallat olursa onu çökertir içerden, farkında olmaz insan. O yüzden severim herkesi, ama bana yaramayandan uzaklaşırım sessizce, anlatamadıysam ona yanlışını, susarım vakti gelince.
Anne, şefkat, merhamet timsali. K,imse onun gibi sevmeyeceğine göre, kalbi açmamalı ardına kadar en iyisi.
Neden bu haldeyim? Şiir kolumu yakalamış beni yanına çekerken ben neden başka kelimeleri hafızamda cilalayıp,başka manalara uzanabiliyorum,deli miyim? Nihayet karar verdim;"ben deliyim" Öyle olmalıyım zira;şiir satırları arasında dilimi,lisanımı,kelimeleri yitirip,bir başka âlemde açıyorum gözlerimi. Bu bazen hiç alakasız gibi görünen bir öykü,bir anı olurken bazen başında duvakla bekleyen bir şiir olabiliyor. Bir delilik alameti olsa gerek. Sizin şiirinizi okurken kendimi merhum Azeri şair bahtiya Vahapzade'nin "Bugün yeddin Oldu" adlı şiirinin, Anam tapşırıldın ana torpağa Bu ölüm sineme çekti dağ menim Sen menin arhamda benzerdin dağa Ele bil arhamdan uctu dağ menim" mısraında açtım gözlerimi. İlk sözcüklerde Nasrettin Hoca'ya Hazretlerine gitti aklım. Demişler "Hocaaaa,müjde oğlun oldu!" Hoca merhum başlamış ağlamaya,şaşırmış kolu komşu. "Ay Hoca 'oldu' dedik 'öldü' demedik bre!" "Olsun" demiş muhterem Hoca "Oldu ya ,ölecek!" Sonra köyüme döndüm.Oyuncak bebeklerle oynamayı yeni terkeden kızları kucağında yeni doğmuş bebekleriyle asker yolu gözlerken anımsadım. Birden ray boyunca uzanan kokular düştü aklıma ve Azerilerin bir sözüü geldi aklıma "Oğul öl'ün ardı tatlı olar" rayları koklamak yerine annelerin kırışıklarıla dolu ellerine sarılıp öpmek,kucaklarında yatıp onlara "ben senin o küçük yaramaz kızınım hala" hissini tattırmak daha evlâ,daha içten. Konu anneler olunca bütün sözler manidan bütün kelimeler süslü ve ziynet misali parlar gözümde. Çünkü cenneti ayaklarının altına seren Allah,onlara bir "of" demeyi hoş görmez. Balkonumda yavrularını dünyaya getiren Kumru benim için bütün anneler gibi kutsal. yavrusunu muhafaza edebilmek uğruna o narin kanatlarıyla beni korkutmaya çalışan kara gözlü Kumru hala balkonumun her gün buğday ziyafeti sunduğum yaşlı annesi. Bir tek kelime olsun annesine güzel söyleyen insana hayranım. Gülene,görene,selam verene,hastane yolunda üzerinde köy kıyafeti bulunan yaşlı annesinin koluna giren delikanlının hayranıyım. Annesi için bir an olsun dert çekenin kölesiyim. Annesinin duasına layık olup dünya ve ahiretinin yollarını ışıldatan evlatları kıskanmaktayım. Kalbindeki sevgiyi tutamayıp durakta yaşlı annesini öpücüklere boğan genç kızın erdemli davranışına hastayım. Annesi olmayan çocukları elinden tutan ,başını okşayan ve "Onlara sahip çıkan cennette benimle komşu olacak" diyen peygamberimin hayranıyım,kölesiyim,hastasıyım. Annesi için bu güzel şiiri yazan ve hissiyatımızın tercümanı olan "deniz-ce " hanımefendinin de yazılarındaki samimiyet ve içtenlik ,yalın ifadeleri dolayısıyla hayranı olduğumu bir defaya mahsus itiraf etmek gafletinde bulunarak(zira bir daha söylemek incitir kibirlerimi),selam ve saygılarımı sunuyorum.
erolabi tarafından 5/14/2013 1:48:26 PM zamanında düzenlenmiştir.
bilmem mi? öğrencilerin "müşteri" olduğunu kabul eden zihniyetin öğretmenleri ne hale soktuğunu görüyorum "bir harf öğretenin köle" olduğunu söyleyenlerin binlerce harf öğreten öğretmenlere saygıyı çok gördüğünü gördüm örtmenim... bir zamanlar biz siyasi olayların içerisindeyken karşıt görüşlü bir bayan öğretmenimiz vardı lisede... ben militan.. belimde silah... yanına çağırıp kulağımı çeker bir de tokat atardı yüzüme... korkudan geberiridim... hocam kızdı diye.. ya akşam babama haber gönderir de bir de babamdan kötek yersek... yıllar sonra Adapazarı depreminde çalışırken orada olduğunu öğrendim... isim listelerinde adını aradım ağlayarak... bulamadım şükür.. sonra karşılaştık..sarıldım öptüm hocamı
ben pek haber izlemiyorum abi iyi gelmiyor bana ve inanın reyhanlıdaki olayları defterdeki şiirlerden anlayıp baktım netten yüreğim kaldırmıyor artık gerçekleri o yüzden kendime ayı bir dünya kurdum gerçeklerdn kaçmak ne kadar doğru tartışılırsa da sizden almayı yeğlerim güncel haberleri
devam lütfen...
birkaç yıl önce sorsaydınız dünyanın en güzel mesleği derdim mesleğim için fakat herşey gibi bizim mesleğin sac ayakları da zıvanadan çıktı artık veliler öğretmen, öğrenciler müfettiş oldu bize de paparayı yiyip oturmak düşüyor ne yazık ki! yani üzülmeyin bu halini bilseniz istemezdiniz.
valla hiç şikayet etme..hayatta bir tek örtmen olmadığıma bir de "edebiyat" bölümüne gidemediğime üzülürüm.. hakikatten her gün bir şey ekliyor milli eğitim.yine de şükret eski bakan her yere bakıp bir tek örtmenlere bakmıyordu... hakikatten ya..."Günaydın" değil mi? Günaydın örtmenim... günaydın biz aydık... bu arada reyhanlıda ölenlere maaş bağlanıcakmış.. helal olsun valla bu memlekette nihayet milleti seven birileri var... canlısı bi işe yaramaz ama ölüsü para eder bizim milletin.. geçen hafta ölen akrabamı da reyhanlıya mı götüseydik ya... B, de bakalım 170 kişiye mi maaş bağlıyacaklar 50 kişiye mi.. resmi rakam 50 ,ama reyhanlıdaki akrabalarım yüzden fazla cesedi kendilerinin taşıdığını söyledi...dört de araç varmış bomba patlaya... yahu demiyosun sabah sabah kafa ütüleme diye.. ben de bastım gaza gidiyorum.. deki "sus" sus de...
diyorum ki şu okumam gereken bi dünya performans ve proje ödevini hangi akla hizmet verdim? nedir bu örtmenlerin çektiği sınav-performans-proje-ev ödevlerinden dersi hangi ara işliycez alooo sesim geliyor mu?
:)))))))))))) bir de şu var hani "doğru söze ne denir?" derler ya... ne demek o? Ne denir? doğru söze "doğru" veya "haklısın şerefsizim " "bence de " veya "hıııı" denir.. Bu soruyu kim sormuş? Allam ya....
Akademik araştırmalarımda neticeye tam ulaşamasamda Şetan'ın üç çeşit olduğunu tespit ettim ve bir tanesinin resmini çekmeye muavfak oldum .Ancak bu resim Semavi Dinleri Koruma Kurulu adlı Hırıstıyan örgütü tarafından elimden alındı. şeytan üç yaifedir. Birinci taife siyasetle uğraşır.İnsanların asrsında sınırlar çizmeye,ayrılıklar yaratmaya çalışır. İkinci Kısım Din işleri ile uğraşır Bu kısım dinleri iyi bilir ve aslından uzaklaşıtırıp kendi istedikleri gibi bir din gayreti içerisinde olurlar. Üçüncü Kısım ise kadın gibi görünen şeytanlardır. genellikle Ukrayna,İspanya ve Brezilya-Argentina bölgelerinde bulunur ..... Bir de yardıomcı elemanlar var.., Bunlar da seksene ayrılır Birincisi...yok şaka şaka korkma..anlatmayacam..))))))))
bilmem mi? öğrencilerin "müşteri" olduğunu kabul eden zihniyetin öğretmenleri ne hale soktuğunu görüyorum "bir harf öğretenin köle" olduğunu söyleyenlerin binlerce harf öğreten öğretmenlere saygıyı çok gördüğünü gördüm örtmenim... bir zamanlar biz siyasi olayların içerisindeyken karşıt görüşlü bir bayan öğretmenimiz vardı lisede... ben militan.. belimde silah... yanına çağırıp kulağımı çeker bir de tokat atardı yüzüme... korkudan geberiridim... hocam kızdı diye.. ya akşam babama haber gönderir de bir de babamdan kötek yersek... yıllar sonra Adapazarı depreminde çalışırken orada olduğunu öğrendim... isim listelerinde adını aradım ağlayarak... bulamadım şükür.. sonra karşılaştık..sarıldım öptüm hocamı
ben pek haber izlemiyorum abi iyi gelmiyor bana ve inanın reyhanlıdaki olayları defterdeki şiirlerden anlayıp baktım netten yüreğim kaldırmıyor artık gerçekleri o yüzden kendime ayı bir dünya kurdum gerçeklerdn kaçmak ne kadar doğru tartışılırsa da sizden almayı yeğlerim güncel haberleri
devam lütfen...
birkaç yıl önce sorsaydınız dünyanın en güzel mesleği derdim mesleğim için fakat herşey gibi bizim mesleğin sac ayakları da zıvanadan çıktı artık veliler öğretmen, öğrenciler müfettiş oldu bize de paparayı yiyip oturmak düşüyor ne yazık ki! yani üzülmeyin bu halini bilseniz istemezdiniz.
valla hiç şikayet etme..hayatta bir tek örtmen olmadığıma bir de "edebiyat" bölümüne gidemediğime üzülürüm.. hakikatten her gün bir şey ekliyor milli eğitim.yine de şükret eski bakan her yere bakıp bir tek örtmenlere bakmıyordu... hakikatten ya..."Günaydın" değil mi? Günaydın örtmenim... günaydın biz aydık... bu arada reyhanlıda ölenlere maaş bağlanıcakmış.. helal olsun valla bu memlekette nihayet milleti seven birileri var... canlısı bi işe yaramaz ama ölüsü para eder bizim milletin.. geçen hafta ölen akrabamı da reyhanlıya mı götüseydik ya... B, de bakalım 170 kişiye mi maaş bağlıyacaklar 50 kişiye mi.. resmi rakam 50 ,ama reyhanlıdaki akrabalarım yüzden fazla cesedi kendilerinin taşıdığını söyledi...dört de araç varmış bomba patlaya... yahu demiyosun sabah sabah kafa ütüleme diye.. ben de bastım gaza gidiyorum.. deki "sus" sus de...
diyorum ki şu okumam gereken bi dünya performans ve proje ödevini hangi akla hizmet verdim? nedir bu örtmenlerin çektiği sınav-performans-proje-ev ödevlerinden dersi hangi ara işliycez alooo sesim geliyor mu?
:)))))))))))) bir de şu var hani "doğru söze ne denir?" derler ya... ne demek o? Ne denir? doğru söze "doğru" veya "haklısın şerefsizim " "bence de " veya "hıııı" denir.. Bu soruyu kim sormuş? Allam ya....
Akademik araştırmalarımda neticeye tam ulaşamasamda Şetan'ın üç çeşit olduğunu tespit ettim ve bir tanesinin resmini çekmeye muavfak oldum .Ancak bu resim Semavi Dinleri Koruma Kurulu adlı Hırıstıyan örgütü tarafından elimden alındı. şeytan üç yaifedir. Birinci taife siyasetle uğraşır.İnsanların asrsında sınırlar çizmeye,ayrılıklar yaratmaya çalışır. İkinci Kısım Din işleri ile uğraşır Bu kısım dinleri iyi bilir ve aslından uzaklaşıtırıp kendi istedikleri gibi bir din gayreti içerisinde olurlar. Üçüncü Kısım ise kadın gibi görünen şeytanlardır. genellikle Ukrayna,İspanya ve Brezilya-Argentina bölgelerinde bulunur ..... Bir de yardıomcı elemanlar var.., Bunlar da seksene ayrılır Birincisi...yok şaka şaka korkma..anlatmayacam..))))))))
anneye yazılan şiirin hangisinde noksanlık bulunabilirki, anne baba olunca anlıyoruz anne ve babanın kıymetini, ondan öncesi benim merkezci zihniyetin tutsağıyız herşeyi bilir yapar ederiz iş işten geçmeden anlayabilmekte değeri hüner tebriklerimle
sevgimizi nedense gömeriz içimize, oysa başka ne varsa herşeyi dökeriz ortalık yere, sevgi mahsun, kıvrılır bir kenarda yanağının okşanmasını bekleyen bir çocuk gibi..
anneler düşlerden düşünce insan o zaman anlıyor hayatta en gerçek düşün o olduğunu ben otuz yıl önce anladım ve şimdi hiçbir düş inandırıcı gelmiyor dimağıma tebriklerimle
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.