(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
çok çok güzel ve orijinal bir şiir. değerli şâirini tebrik ederim öncelikle...
şiirde imge kullanmak iyi imgelerle sunuş yapmak, abartısız yerini yadırgamaz, anlama ters durmadan işlemek gerekir ki bu şiirde kısa olmakla bir kaç şiire yetecek derece örneği var...
elbette bu zorlamayla olmaz meleke olmalı insanın elinde... duyumsama ve onu duyumsatma sanatı olan şiir özellikle serbest tarzda yeni söylemlere ihtiyaç duyuyor günümüzde. neden onca şiir yazan varken iyi şiirlere az rastlıyoruz sorusunu hepimiz dile getiririz. bunun birden çok nedeni olsa da bana göre en gerekli cevabı yeterince eleştiri yapmadığımızdan eserleri hatır gönül ilişkisinden bir türlü kurtaramadığımızdan. ki şâir yazdığını o kadar kişi pohpohlayınca ilerleme sağlayamıyor. eleştiri elbette iyi yönleri de görmemek değil eskiklikleri göstermekle olmalı.
ve maalesef hâlâ şiirine hoşuna gitmeyecek şeyleri söyledin diye sizi engelleyen üyeler var. bunu geçen hem de günün şiirinde yaşadım. adına ne denir bilemem ama son derece nazik ve asla hakaret içermediği hâlde buna cüret eden birinin şiirle ne işi olabilir sormak gerekir. ben bir sürü zaman harcamış emek vermişim ve kendisinden de ne tebrik ne de başka bir şey beklentim olur ki benim işim şiirdir kuru ve ucuz alkış değil... ve şiir bu gibi ''ilkel benlik erbâbı'' dediğim zatları asla ve asla koymaz adının altına biriktirmez. bir çöplüğü vardır ve oraya gömer. bir iddiam vardır ve inanırım. kişi eğer alçak gönüllü değilse iyi insan değilse burnu büyükse kendini beğenmişse ve eksiğini gediğini görmemek adına kendini devekuşu gibi saklıyorsa ondan hiç bir şey olmaz. kısaca insan olmadan şâir olana rastlamadım şimdiye dek. çok iyi şiirler yazan megolamanlar tanıdım ama kayboldular sonunda. mesele baka mecraya kaydı belki ama bunlar da önemlidir en az şiir yazmak kadar.
ve döndük şiire...
başta da dediğim gibi bir üst dili olan şiirin esaslı örneklerinden mâhir kalemlerinden biri Gönül hanım. yalın oldukça duru ama bir o kadar da özgün ve zorlama olmadığı hayli belli ve derin bir çentik atıp okur zihnine kazıdığı anlatım;
''nazenin huş ağacına konan bir serçenin utangaçlığıyla cennetin sekiz kapısında bekleyişim''
şiire önce biçim olarak bakmak gerekir. kelimelerin içtiması ve ahengi anlamdan önce dokunur göze çünkü. eğer bunlar insan duyularında bir değer bırakırsa gerisine düşer ilgi. örneğin; çok yeni pırıl pırıl bir araba gördüğümüzde bakarız hepimiz. diğer özelliklerini ondan sonra araştırırız. yani ona bir değer atfettikten sonra...
şiirde göze batan bir unsur da -neredeyse hiç- fazlalık kelime ve sıfat olmaması ki gereken de o . ona da özel tebrik. zaten şiiri bildiğini başından itibaren sermiş şâir gözler önüne. maharetini başlıktan finale dek taşımış hiç düşmeden abartmadan. eskiyen yıpranmış bir yaşamsal sendromun maziye özlemini. âdeta 'ip' gibi dümdüz anlatmış. ve şiirin adı gibi kendi adını da- biraz ironi kendi İ P sini- kazımış okura en azından bana...
çok çok beğendiğim bu özgün ve esaslı bir serbest şiir örneği esere, değerli şâirine teşekkürlerimle...
başından itibaren gayet güzel akarken, şu bölümde okuyucuyu karmaşaya sürüklemiş şair...belki de fazla mıydı burası şiirde diye düşünmeden edemedim veya kavramlar flu mu kalmış veya acaba şair bunu özellikle mi yapmış. orada bir sıkıntı var tek bildiğim bu...
kökünden kopan bir otun araftaki hüznünün yumuluşu düşlerim
bu küçük bir eleştiridir, şairin affına sığınarak...
sevgili baslik.. dogrusu dedigini yapmak istedim. okudugum siir ile ilgili dusuncelerimi paylasmak istedim. lakin okutmadi saire. kisti sesini yureginin. bir nevi "ey okur; yatmadan once okunan uc satir kitap gibi var say bunu ve git uykunu uyu" dedi bize saire.
sana gelecek olursak saire hanim..
bazi siirler vardir... yazari olani doker yetmez sagdan soldan topladigi agdali kelimelerle bi guzel de susler siirini. kadim kelimeler cagirir binlerce yil oncesinden. siirine olmayan bir tutsu katmak ister.
sen oyle yapmadin ama. bilakis olanlari yureginin avucuna gizledinde gizledin.
ama cezbettigi kapiyi arama girisimi kayda gecti. bir pes edisti aslinda o satirin anlami.
Kusur armaya kalkarsak her şiirde seve seve kusur bulurum ben de:)) Ama amaç hissetmek duymaksa bir şeyler şu sallanan gönül salında şiir beni derinden salladı..Hüzün akmış kalemden..Güzel akmış..Okuyana beni hissedin demiş..Ben de hissettim efendim.Yürekten tebrik ediyorum.Yerini hak etmiş.
"Ey şairler,ey genç şairler Allah aşkınıza vazgeçin şu"araf" sevdasından.İşin şeyi çıktı yahu! Bir de "kusmuk" var tabi.Gerçi bu ara kusanlar azaldı, bu da bir şeydir.
"Ey şairler,ey genç şairler Allah aşkınıza vazgeçin şu"araf" sevdasından.İşin şeyi çıktı yahu! Bir de "kusmuk" var tabi.Gerçi bu ara kusanlar azaldı, bu da bir şeydir.
Nasıl yaptım bilmiyorum ama ekran birden bire minicik oldu, gözlerime bir şey oldu sandım, başımı çevirip odaya bakınca rahatladım. Takvim’in sayısında hiçbir değişiklik yok en koca hâli ile hâlâ çok eskileri gösteriyor.. Yıllar sonrasında yaşadığımı düşünerek ânı yaşıyorum bâzen, geriye hiç bakmıyorum..
Ama bu sayfadayken gidesim var 2009’a 2010’a ve belki de 2011’e.. O zamanlar göçük altında kalsın diye az duâ etmedim ama sayfanı da kalemini de kelâmını da o zamanlara gitmeyi göze alacak kadar seviyorum..
Olabildiğine duru ve net.. Ve kendi içinde deprem ertesi misâl sessizlik ve hüznü ilkbahâr gibi yanında tutarak yürüyen imgeler.. Bu sâdeliğe hayrânım belki de..
Ağır bir rûh değil benimkisi ve istediğimde çok da hızlı yürürüm yine de böylesi keskin durmuyor ardıma döktüğüm izlerim.. Bâzıları silinmek için giderler bâzıları zihne serilip de giderler… Tutkal ne ki.. İzler çividir söküp atmak kolay değil. O silinmek içinler tek darbe belki ama serilenler ise darbe darbe..
“sürüklenişim yarı kör bir yılanın kursağında kuzey rüzgarında inleyen bir yaprağın toyluğuyla “
Sürüklenişim, yıktıklarım ardına.. Ejderhâ ile bağır bağıra, yan yana hattâ koynunda… Sırat gözler hâlimle bekliyorum susuzluğu toy kutsallığında..
Hadi anla, anlasınlar hadi. Aklayabilecekler mi içimin kirini ve damla merhamet bilmez kâlbimi.. Kendimi eğlendirebiliyorum da; “vay efendim insanlar nasıl böyle acımasız olurlar, hiç anlamıyorum o cânileri..”
Onlardan biriyim. Kimsecikleri hor görmemeli.
Hani tamı tamına “aksim”.. Sözler başka iklim yüreğim başka ve bir o kadar ayna. Bunun için duruyorum belki de ve aslında belki de aldatılmadığımı bildiğim için..Şiire saygı bâbında, bu dizeleri başka yerden toplayamıyorum zîrâ.
“yetim göz sularımın sızlayışı ıpıslak yanaklarımda”
Bununla söyleştikten sonra giderim diyorum, bu kadar söyleyemem ki. Gözüm yatağına fırtınalar tuttum hiç korkmadan.. Şimdi şiirde hengâmeme yer arıyorum sığınacak..
Değil. Şiiri okudum ve gidiyorum.
Kelâmının nâzenin sesine konuk ettiğin için teşekkür ediyorum. Nazar eylemek kolay olmuyor ama üstüne gidilmeli, tuz ile kemirebilmeli sağ kalmış her yerini.. Gözüm buraya değdiğince sayfana gelmek her zaman kolay olsun dileğimle gidiyorum..
En güzeli ve en iyisi ne ise şiir için sende, senin olsun.
sarıldıkça Allah'ın ipine kul her dem terütaze..:)
sorgulayan sorgulatan ne güzel imgeler tebriklerim o güzel gönlüne hayata kattığın sevgi yürekli cümle ışıltılara iyi ki varsın gönül'üm sevgilerimle hep..:)
'bir dağ sarayının terk edilişi gençliğim deneyim denilen girdap sarmalarken'
Tıpkı çocukluğumuz gibi gençliğin kıymetini de kaybettikten sonra anlıyoruz maalesef. Farkında olup-olmadan geçip gidiyor zaman denilen. Ne durdurabiliyoruz zamanı ne de ömür denilen de kendimize çeki düzen verebiliyoruz. Zira; planlandıklarını-hayallerini yaşatmıyor hayat denilen. Ve.. su gibi akıp gidiyor zamanla beraber gençliğimizde... Geride kalan anıların yaşan(ma)mışlıkların, keşkelerin sığdırıldığı deneyimlerle dolu kocaman bir mazi...
"dem bu dem, saat bu saat" bir demdi geldi geçti gençlik...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.