6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1248
Okunma
hani, o zaman zaman gözlerinde gezinen bulutlar
ki her yağışı yüreğimedir
bin yılın hasretiyle
ve yıldırım çarpmasıdır gözlerin gözlerimde
yanmadım sayma
uzanamadığımda ellerine
sarılma geceyi kanatan düşlerine
azaptadır kör döngünün çarkında dolanan ruhum
yüklendikçe kısır hayatın çekim kuvvetiyle kamburlaşan bedenime
çekilirim yalnızlığın ahtapot kollarına
kapıldıkça büyük denizlerde anafor serüvene
boğulur düş serisi
dibe vurur sakındığımız imgeyle
sessizliğim
açmasın yeni bir çığır ufkunda
yorgunluğuma say dil kesikliğimi geceye
his etmelisin
ezikliğimi dudaklarımın titreyişlerinden
ki onlar yüreğimin sürüklediği ateştir hücrelerime
okuyabilmelisin satır satır yangına suskunluğumu
tutuştukça adanmış hayatın içinde ikimiz
dokunup tenin diline
çözmeliydin çoktan
haykırmanın zorluğunu
yakamazdık adağa mum
dışarı atamazdık umuda saydıklarımızı
balıkçının oltasına tutunan balık gibi
nasipsizliğimizle yüz yüze
topladığımız
beti benzi atmış hayal kırıklılıkları
hep ıslak kirpiklerim
konarken gurbetin kaldırımlarına adım adım sılaya sayıkladıklarım
yalnızlığın avuçlarında yumruk yumruk göğsüme gömülen o mahşeri kor
bırak
iliklensin yakan yakamla
sarsın kefenin düğümsüz elleri
biliyorsun ki bizi ancak o büyük vuslat (p)aklar
Sude Nur Haylazca