9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
757
Okunma
AŞK
dökülmem lazım küf kokulu rüzgarın omzuna
eylüle hazanı içiren şairin koynuna
toprağın alnına
BÜLBÜL
süzülmem lazım ilmiklerimden
şarkılarım akmalı göğe
dilimdeki kelepçeden aymalı canan
bir hal var bende
ÇINAR
sökülmem lazım
nasıl çıkarım toprağın anaç damarlarından
yanına varmanın tek yolu ihanetse yazgıma
sökülmem lazım bağrına basan toprağın kollarından
bedeli ebedi yalnızlık olsa da
AŞK
kuruya-yazmışsın koca çınar
heybetini gölgende asar
ağlar yazına yıllar azar azar
sırrını ele verir uçup giden yapraklar
dallarında beyazı ala çalmış kar var
gölgeni teyellemişler sırtına
onun da gidesi var
yıldızlar sırtına küskün
gölgende uzakların sancısı
sırtında hışırtılar
SERÇE
asılmam lazım dallarına
ne olur en karanlık gecenden
bana da bir an sar
gözlerime karayı tembihledim
sen gelene kadar
AŞK
düşte gör
nasıl bir yıldız vurur kanadından serçeyi
gözünden düşen elif ve ye’dir artık
nasıl uzattığın eller
gökyüzünde yazılı bir mektup gibi
yalnızca toprağındır
düşte gör
KÜME
dilimden ısırdı bülbülün çilesi
kırk kanat çırpıntısı serçenin çınara ermek gailesi
ikindi vakitleri rakip alaca yalnızlığına çınarın
gece ve ikindide yalnızlık alır başını gelir pencere pervazıma
balkonum ölü yapraklar mezarı, pencerem o türkünün bestekarı
yarımda azmış bir diken var dilimde çiçeklenen
sarı
bülbüldü ağzından öptüğüm
serçeydi gözyaşını gördüğüm
çınardı heybetine küstüğüm
aşktı öldüğüm
sarı güldü taptığım
ÇOCUK
anne