Dostlarımızın bize gösterdiği sevgiyi abartmamız, duyduğumuz minnetten değil, takdire ve sevilmeye ne kadar layık olduğumuzu herkese göstermek içindir. la rochefaucauld
di
dilek ışık

Oda

Yorum

Oda

12

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1650

Okunma

Oda

penceresinde sesim asılı odalar

Birinci Oda

bir kanadımı huma kuşuna verdim diğeri tuti’nin
küsüm serçeye adını bile demeyin

Kırkbirinci Oda

bu gidiş od olur İbrahim’i yandırır
yuvası Anka’nın çınar olsa bugün
bu gidiş zamanın ellerinden ezeli aldırır

Üçüncü Oda

el verdi dağlar suyun isyanına
yerin göğe uzanası vardı
itildi rüzgar, söğütle ağlaştı
güneşe güç yetmez
bekledi yer, karanlık tepeden aştı

el ayak çekildiydi
gece aya ağıtladıydı
bir gelecek vardı az ötede
ay saklandıydı
gece cenk kokduydu
bahara susamış yaprakların dilinde zaman kekrediydi

onyedi kere ağustostu

Doğum Odası

kehanettir gelişin

neden bu şiir mavi
mavi gökyüzü deniz
neden
neden
kanım mavisini gizler

gökkuşağı mavisinden taç yapıp saçlarıma
yolladılar ölümünü kucağıma
bir de gül dediler gül

koynumdaki kendi gelmeden ko(r) kusu gelen oğul
sesin ilahi nefesi idi ben yırtılırken
fışkıran mavi idi güne değerken

çığlığım yıldızlarından birine asıldı
yıldız biriktirilen yerde adın
anladım azım

başak utandı sarısından bereketinden
orak hicap duydu keskinliğinden
göğün içine alası vardı kızarmasaydı mavilerim
yağmur yağacaktı yaz olmasaydı mevsim
belki azlığımdın belki en zegin yanım
belki yanağıma ilk kez kızıl kondu
dudağın hiç bilmediğin kelimelere durdu

Ölüm Odası

şiirime değdi elimden önce kırçiçeği
rüzgarın heybeti yüzüme
ayaz yemiş çamlar ıslıkladı kehaneti

şimdi mermer taş yarenim
bir yalnız çamdandır iman tahtam bilirim

Bebek Odası

gökkuşağından uyku ördüm gecene
kirpiğim saçımı işledi örtüne
ay kardeşim uyku fısıldıyor her gece gözlerine

İkinci Oda

saçına güz iner
çizdiğin ellerinle intiharındır
eskiden gülüşlerin varmış
sandık sarısı gamzelerin

yarın yarana değer

kader diyorlar elmanın kurduna
bilmiyorlar...

kirpiğine yıldız düşer
gölgenle söyleştiğin garipliğindir
gece gelme gelişin
yarimin sırdaşının gidişidir

yalnızlığın gölgende diner

geçer diyorlar aşk acısına
bilmiyorlar
aşkı senden sanıyorlar

Onyedinci Oda

kanadı mı kırıktı yere indi huma kuşu
seyrine mi aşık derin daldığı huşu
sur’a üfleyen mi var nasıl bir rüya bu
toprakdaki kar nasıl da berrak
ayla eriyen Mecnun’a bade kuyudaki su
kardelene midir huma kuşunun gözlerindeki buğu

gözlerimde izini bilirim kar
ellerimi üşüten bilirim kar

Bekleme Odası

kirpiğine salıncak kursam seyrine dalsam

boy boy çiviler bitmiş bahçemde
ermemişleri de topluyorum
ağacın tahta kokanını sevmiyorum

bazı mektup yazacak oluyorum
kağıtta tahta kokusu, çivide pas
illet oluyorum
serpiliyor boynuma yarın ağırlığı
yerin dibine batıyor bir tohum daha
alnıma batıyor, elime, sözlerime
dilimi bir kelepçe kiralıyor
bildiğim tek şey gece
doğuramıyorum

sokaklara atıyorum bazı çocukluğumu alıp yanıma sonbahara aşık yanımı
unut diyorum geçtiğin yolları
güneş ne kadar seninse bir o kadar da serçenin
hepimiz anca resimlerde çocuktuk
uzak şimdi dünden bile çocukluk

vazgeçiyorum bazı
biri bitmeden diğeri başlıyor söylenmelerin
içimdeki çocukluk çekiliyor
gözlerime kardelenler ekiliyor
vazgeçemiyorum
sırtımı yasladığım toprak oluyorum

Kabul Odası

bakır bir ibrik ağladı uykuma
pencerende baykuş gözü
aman diliyor serçe

yaramda azad edilmeyen anılar...

karadul seğiriyor
kelebek düşmüş ağına
kimbilir kaçıncı kez
karasından utanıyor

yıldırım düşsün secdeme yılmıyorum
ne kadar mecaz varsa bana getirin
çığlıklarım var duvarımdan yankıyan
denizdeki damla kadar
gün gözüyle yıldız kadar
başucundaki suda yakamoz kadar
kabul ediyorum yoksun
en az benim olmadığım kadar

Kurban Odası

sarısına ölüm kokmuş
yeşilinde bir çift tuti karadutun
dalları gökyüzüne kurulur, kurudur
yaprağına dert kurulur
haydi sen de git tuti
yuva kurduğun dal kurudur
bu toprakta giden ayakta
kalan elde yorulur
zorun orda olmaksa dostun
karadutun kurdudur
uyudu uyandı kuzu kuşluk vakti
uzundu saçları uykusundan daha
ufkunda bir ayrılık taşırdı
kusardı umursamaz yanını el uzatsalardı
sorsalardı duyacaklardı mahmuzları kırlaşmış kıratı
dayandı karaduta beyazı karardı kuzunun
saçlarının uzunu toprağa belendi
tomurcuklanıp denize düşen damla
ayrılığa bezenip yağmurla gelendi

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 
Oda Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Oda şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Oda şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
zeki çelik
zeki çelik, @zekicelik
6.12.2007 02:55:51




kaleminizin kokusu o kadar keskin ki ta kurban odasına kadar geliyor.


tek kelimeyle
m u h t e ş e m



ulupınar
ulupınar, @ulupinar
5.12.2007 18:27:43

Her yönüyle incelenmeye değer, dikkat çeken ve dikkat çekilmesi gereken bir şiir.

Ben SON KITANIN sadece birkaç yönüne dikkat çekeceğim.

Uyak örgüsü sözünün en çok yakışacığı örneklerden biri: Uyaklar gerçekten örülmüş. (kimi yerde uyak tadında redif de kullanılarak ustaca serpiştirilmiş)

Ünlülerin üçte biri "A" üçte biri "U" ünlüsü: (Ahenk unsuru, ASONAS).

Bu bölümde kullanılan sözcüklerin dörtte biri "K" ünsüzüyle başlamış(ahenk unsuru, ALİTERASYON)

Ve yine,"K" ünsüzü bu bölümde otuz defa kullanılmış ve on sekiz tanesi sözcük başında.

"R,N,L" bu üç ünsüz bu bölümde yüzden fazla kullanılmış, ama hiçbiri ile sözcük başlatılmamış.

Ahenkle ilgili denecek tek şey AŞIRI DERECEDE AHENKLİ (serbest ölçülü şiir olmasına rağmen)

Yine bu bölümde dört farklı yabancı sözcük kullanılmış: Yüzde doksan beş civarında ÖZTÜRKÇE kullanımı.

Kutlarım .


ulupınar tarafından 12/5/2007 7:17:21 PM zamanında düzenlenmiştir.
Kenan AĞIRMAN
Kenan AĞIRMAN, @kenanagirman
5.12.2007 17:25:59
yüreğine sağlık kaleminiz daim olsun
suskunum
suskunum, @suskunum
5.12.2007 16:29:50
sizi daha önce okumamak benim eksikliğim...

kurguları anlatımı ile her şiiriniz ayrı güzellikte...

ayrı emekte...

tebrikler...

sevgiler...
sema güler
sema güler, @semaguler
5.12.2007 16:11:31
''yani'' bence sen devam et dilek can...

çok sevdiğim dizelerini yeniden burada okumak..o odalarda gezinmek güzeldi...
sevgimle

dellysedat
dellysedat, @dellysedat
5.12.2007 15:33:21
yüreğinize sağlık...
uzundu...okunasıydı...
Tebrik ve selam ile...
Şiirle kalın...
di
dilek ışık, @dilekisik
5.12.2007 15:30:07
yani ?
tutkun durukan
tutkun durukan, @tutkundurukan
5.12.2007 15:21:38
Türk şiirini diğer şiirlerden ayıran olumlar vardır....Bu olumların başında ritim gelir...Şiirdeki ritim, şiirin akıcılığı demek değildir...Akıcılık şiiri okuyanların öznelidir...Ritim ise nesnel bir olumdur...Şiirde ritim icraası ancak yetenek ve kaabiliyetle olur...Türk şiirinde bizim değerlerimiz olan ritim, vezin, kafiye, ahenk, alliterasyon, harf roninleri gibi söz sanatına güç katan üstün güzelliklerimiz mevcuttu...Ama son 50 yıl içinde özellikle Fransız şiiri tercüme edilmeye başlanınca serbes tarz şiirler bizimde şiir sistemimize girdi...ben özgürüm, istediğimi yazarım, kafiye, vezin bana fren koyamaz gibi kendini aldatmışlığın ifadesi olan bu gariplikler üzülerek söylüyorum kendini hissettirmeye başladı....Serbes şiiri nesirden yada düz yazıdan nasıl ayırcağız o zaman...Bunun tek yolu var yine şiirdeki ritimdir...Serbers şiirde ritim özgün cümlelerle ve mana ahenkleri ile sağlanır...Hayatında vezinli tek bir dörtlüğü bile yazamayanlar asla şair olamazlar...Attila İlhan lise yıllarında bile doğaçlama olarak aruz vezni ile şiirler söyleyen bir dehadır bir üstatttır...Sonra serbes şiire dönmüştür...İşinin ehlidir ve ne yazacağını bilir....Yazdığımız kağıt üzerinde iyi görünebilir...Okunduğunda şiirde varsa ritim ortaya çıkar.....

herkes beni ayrı söyler ayrı der
ben sırrımı sezdirmeyen sihirim
çıkışımda akışımda aynı yer
kalpden doğup kalbe akan nehirim

tanır beni aşk sancısı duyanlar
tanır beni uykusuna kıyanlar
tanır beni uğruma baş koyanlar
sözcüklerin donattığı şehirim

dadaloğlu, koçköroğlu mertliğim
nefi, neyzen, şair eşref sertliğim
kâh mizaha meydan okur dörtlüğüm
kâh acı söz dedikleri zehirim

nice türküm, gazelim var, şarkım var
düz yazıdan dağlar kadar farkım var
beni çalıp çırpanlardan korkum var
arsız, hırsız üretmekte mahirim

serbest bacım, aruz benim ağbeyim
kalp rahminde duygu dölü bebeğim
son dizemde kesiliyor göbeğim
doğuşumla şadan olur şairim

kaynağıyım çağlayanlar dil ise
ben yağıyım söz sanatı gül ise
beni duyup doğurmaktır hadise
ben kendimi yazdırırsam şiirim
fertom
fertom, @fertom
5.12.2007 15:09:57
Uzun destansı bir şiir çalışması. Kurgu ve anlatımdaki benzetmeler, imgeler, vurgular ve finale saklanan fevkaladeydi.
Tebrikler.
ömür
ömür, @omur
5.12.2007 15:07:16
BİR İNSAN -İNSAN - OLDUĞU İÇİN --BU YÜZDEN DÜNYADAKİ EN DEĞERLİ VARLIK-.........
otobiyografiye kestirme bir yol biçmişsiniz ŞİİRİNİZLE....ANLATIM SADE VE İŞLEK KURGU SAĞLAM...VE MODERN İNSAN KİŞİSEL DESTANINI YARATMIŞ...ŞİİR YAZILMAMIŞ Y--AŞANMIŞ........TEBRİKLER..
RABATLI
RABATLI, @rabatli
5.12.2007 15:02:43
dayandı karaduta beyazı karardı kuzunun
saçlarının uzunu toprağa belendi
tomurcuklanıp denize düşen damla
ayrılığa bezenip yağmurla gelendi

Bu odalarda dolaşmak biraz uzun sürse de arananları bulmak varmış dizelerinizde .
Kutlarım.Yüreğiniz dert görmesin.RABATLI
furkan72
furkan72, @furkan72
5.12.2007 14:52:37
Bekleme Odası

kirpiğine salıncak kursam seyrine dalsam

boy boy çiviler bitmiş bahçemde
ermemişleri de topluyorum
ağacın tahta kokanını sevmiyorum

bazı mektup yazacak oluyorum
kağıtta tahta kokusu, çivide pas
illet oluyorum
serpiliyor boynuma yarın ağırlığı
yerin dibine batıyor bir tohum daha
alnıma batıyor, elime, sözlerime
dilimi bir kelepçe kiralıyor
bildiğim tek şey gece
doğuramıyorum

bekleme odasına geri dönüp sessizce oturup şiirinizin içeriğine daldım..
okudukça hüzünlendim,her oda da ayrı bir duyguya kapılıp gittim..
bütün odalarını toplayıp salonda konuk ettim..hepsini hayat odası olarak adlandırdım...
bir tiyatro sahnesi gibi perde perde inip kalkan bölümlerini okumaktan apayrı bir haz aldım..
uzun akıcı etkileyici ve baya uğraş verilen çalışmanızı yürekten kutlarım...sevgimle...+5
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL