17
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1362
Okunma
’mutlu bir adamın şiir yazdığını gördün mü? ’ dedi şair:
bunları ardıç kuşu duysun diye yazıyorum
sofraya, ucuna nasır değmemiş dizler konmuş
fasıllara ışımış perdeden sızan ışık
şavkımış gözünden sarı sayfalarına musafın
omzuna yıkılmış haki paltonun solmuş kırmızı yarısı
muadilini aramış haram, muafmış günahlar cennetten
hurafeler, gümüş tepsilerde sunulmuş nasırsız dizler konmuş sofralara
tüm söylediklerimi atıyorum boğulsun diye dalgasına kıraçın
adımı unutuyorum, hatta sen de unut
gördüğüm duyduğuma yalan
Burak ödünç veriyor tek kanadını
mavera maviyi salıyor peşime
peşin ödemek harcını ve sıyrılmak istiyorum içimdeki kabuktan
sedef sedef akıyor dilimden dualar
dilimin ucu feyk atıyor aklıma
hiç bir tanıdık tanıdık değil ve benden değil benim olanlar
sırt sırta dövüyorum nasılları
soru işareti yerine selamlar çağlıyor
sözün geldiği yerden fırlıyor nefretim
ait olduğu yere doğuyor içimde ne varsa
cebimi açıyorum boyuyorum sarıya
doluşuyor içine boşluk adında ne varsa
sofralarda ayrılık ağıtları diziliyor
yatak başlarında kilitli kur’anların şahit olduğu kadar yeminim var dünyada
cebimin gölgesi düşmüş kavak sen ona dokunma
Burak bile ödedi gördüğü ışığın hesabını
alnına baharların yakıştığı bilir dilimin sedefini
ekmeğime tuz eker, keskinleşir ağdasından arınmış dilim
sırtlan ağzına aslan memesi düşer
biter ümidim