3
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1405
Okunma
azrail gibi kapıma dikiliyor ceviz ağacı
çiçeğim nerde? diye soruyor
yüzümü örtüyor kelebek salyası
nihayetimi bölüşüyorum dalıyla
sağır bir dilenci kulak veriyor içimdeki saykıya
ayak izine gömüyorum yıllanmış vebamı
sesin bulaşıyor uzanabildiğim her yere
gömütümden çıkıyorum
nihayetimi satıyorum yaprağına
ezberine veriyorum emmeyi bir bebeğin ve
gökkuşağına geçilmezliği
kovuşturma geçiriyor bu hikaye ellerin dilinde
sen elinde sokak kokularıyla geliyorsun mabedime
beni sarıyor içlerinde olmadığım resimler
yitiyorsun isteyerek
-ben vurgun yiyorum ayak izinin değdiği gömütümün dibinde biten cevizin çiçeğinde-
nihayetime yol alıyorum yeniden...
5.0
100% (1)