8
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
1228
Okunma
AN/KARA İŞTE...
Yine ben geldim kapına ey sevgili
dışarıda rüzgarla yağmur dans ediyor
arala pencereni bir/azıcık bak
ucundan arala en azından perdeleri
Ilık akşamın melteminde dalgalansın saçların
sokak lambasında gezinen ben
bir de kediler...
varsın kalsın saçlarından salınan kokular
ama en çok da ellerinden kalan sıcaklığın
şimdi eski bir zamandan yağmurlar var ankara’da
dışarıda gece pusu kurmuş
kapalı kapıların barikat
onurum düşman bana
ha desem kurşunlayacak en sevdiğim şiir defterlerimi
ahraz yanlarımı alıp koşsam kumsala
ya da dokunsam uçurum kenarı oturan martıların kanadına
uçurtma yapabilir miyim denize karşı içimizdeki maviyi
ya da dağlara çizsem şimdi adını
okuyabilir misin kapalı mor perdenin gersinden
kim bilir içimizdeki nar çiçekleri açar bir gün
baharın gamze çukurlarında üç beş gülüşmemiz
filizlenir belki avuçlarımızda hatıraların ilk tılsımı
badem çiçeklerinden gelen küçük buseler tomurcuk açar
Ve gözlerimizde taze bir güneşin sıcaklığı soğur
eski şairlerin kendi seslerinden dinleriz belki sevdiğimiz şiirleri...
karın ardından yağmur salındı buluttan
dışarıda bir akşamdı
içeride üşüyordum öyle bir vakitti
en sevdiğimiz ağaçların beyaz çiçeklerinde bir kar
ankara’da
elimizle beslediğimiz güvercinler mülteci oluyordu
yüreğimizde saman alevi küller
belki de bu yüzdendi denizi özlememiz
ya da aynı anda aynı şiirleri dinlemeye aşık oluşumuz
şimdi daha iyi anladım ki
aslında biz iki dize tek kelimeliktik
hayat akarken harflerimizin arasındaki asırlık yalnızlıktan....
5.0
100% (12)