5
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
1332
Okunma
HAYAL
Kehanet mevsimi bir zaman kan yağar
damla damla biriktirilmiş bir şelale donar
kırmızı bir göl kenarı yalnızlık başlar
dervişlerin keşişlerle birleştiği yerde
ulu çınar ortasında çekilirken sabrın tesbihi
kızıldır bulut isyanın rengine hakim
solgun tapınaklarda rahipler suskun
siyah damıtır gecenin sessizliği
kılıç yarası keşişler... asılıdır yağlı urganlı
yüksek yamaçların ıtırlı ot kokusunda ruhları
zırhını parçalamıştır üç şovalye acısı derin
ıslık çalan fırtınanın gücü yetmez sızıyı üflemeye...
acının tarihi toprağa kazınır tırnaklarla
an be an toprak kokan vadinin yamacında
acının rengi filizlenir bir değirmencinin ellerinde
daha yeni toynaklarını yeşile basmış bir tayın sesi
yankılanır yaralı son savaşcı keşişlerin yüreklerinde
sunakta bir buğday tanesi bir salkım üzümdür
açılmış yarayı saracak bir çift dua
kırk ay bir dolunay
geçer üçlerin yedilerin derin sözü gökyüzünden
sonrasında şafak sallanır son nefesini veren rahibin nefesinde
kulede elleri bağlı bir prenses
ve gözlerinde boşluk doldururur yağmur
esaret güncesi yosun tutan duvarlar ağlar
akar nehir yaralı üç savaşçının kılıçlarının arasında
salınır bahar
gelincik çiçekli bir efsanenin kokusunda
başlar yeni başlangıç güneşin kollarında bir ümit...
açık yarasını kendi diken savaşçı
dikilir karşısına henüz on dörtünü gördüğü yeni Ay’a
çeker isyanın suskunluğunu
iner derine kınındaki kılıcın suskunluğuna gömülür
gök yıldız dökerken yeryüzüne...
5.0
100% (10)