2
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1597
Okunma

Yaşamak gibi bir ağrı var
Hem göz kapaklarımda
Hem satır aralarımda
Her uslu çocuk
Benim gibi paslı
Benim gibi ağlamaklı
Öyle mi anne?
Hatrımı sorsalar
Karlar eriyecek
Ve âmâ bir ihtiyar
Irmaklar çağlıyor sanacak
Gürültümden.
Cemreleri sayarken
Yaşlar düştü saçlarımdan
Bir ağlamak ki, hep susulmuş
Bir öfke ki, canice susturulmuş
Bahar geldiğinde, ben, bir kelebek gibi, ölmüş olacağım
Yazılmamış mısralarım yanacak ardımdan
Kime kızdığımı anlayamayacak sahildeki salıncak
Ayıp ki ne ayıp anne, öfkemi öksüz bırakıp, gidiyorum.
Ölümler mektup bırakmalı ardında
Sessiz sedasız yaşayan ölümlülerin
Gamdan büyük harfleri olmalı.
Bağıra çağıra ağlamalı ki, duvarların rengi değişsin
Cemre düşsün artık anne, yasım ağrıyor.
Havadan sudan intikam alıyor nefesimin dışarıda kalanı
Çığlıklar içimde durdukça, harf harfe değmiyor.
Sövdüğüm adamların yüzünü tutmuyor küfür
Öyle bir yutkunmak ki, içlenen tüm çocuklar içime doluyor.
Ne uzak kasaba şu yaşama sevinci
Sanki dağlarda kırlangıç, kavakta pamuk
Rüzgar esti mi, toz duman benden kaçıyor.
Dilimde tütün sarısı bir şarkı, zifiri küle döndükçe
Yaşamak gibi bir ağrı çırpınıyor göğsümde
"Daha dün annemizin kollarında yaşarken"
Bugün adını unutmuş bir ihtiyar gibi nihayete yakın
Biraz keyifsizim, biraz budanmış tutunacağım dallar
Dizinde yer aç anne, başı okşanmamış kaç zamandır, yasım ağrıyor...
Dineceğini bilsem bu ağrının, söküp atacağım ayağımda salladığım yılların kalanını
5.0
100% (6)