4
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1281
Okunma
Her gün ve her gece
Suskularını yaşar kendi içinde
Bir dağ yalnızlığında kaybolur
Sancılı ve sessizce.
İçinden her dem bir şeyler akıp gider
Bir papatya naifliğinde buruk ve ürkekçe.
Umutlar kırılır, umutlar canlanır
Sanki çözülmeyen bilmece.
Karanlığın koynunda gece erken başlamış
Rengarenk mavileri seyre dalmışız
Verdiği sözde yine durmamış
Hani uzatsak elimizi tutmayacakmış
Ne kadar özlesek de dokunmayacakmış.
Desek diyoruz da, hani desek
Çöllere pınar kurup, işte su desek
Deryaya ateş yakıp, işte aşk desek
Sapı kırık yaprakları, başına taç etsek
Yedi kat yere girsek de
Bir gül açtırsak zamanların ötesinden
Yüreğimizin yıkık kentinden şarkılar desek
Ayazı katsak güneşe de, ay ışığını da eteğinden öpsek
Kanar mıydı bir kez acep ?
Okşar mıydı bir çocuğun başını ?
Koklar mıydı mis kokulu saçını?
Duyar mıydı seslensek, yürek iniltisini ?
Bak üşümüş elleri desek, yanar mıydı can evi ?
Ah hayat ! sen dersin bilmem de?
Yaşamak zor, gülmek hayalimiz nedense.
Bilrim pusu kurup tuzaklarınla sen yine
Ne zaman aklına eserse
Dağlarsın yüreğimizi
Biz mutlu görünürken herkese.
Yüksel Beyocaktan
5.0
100% (5)