14
Yorum
16
Beğeni
5,0
Puan
1054
Okunma
ellerimi solgun coğrafyaların üstüne bırakıyorum
dağlar, tepeler ve göller tek vücut yükseliyorlar göğe
ellerim altında kalıyor delik deşik
az sonra düşeceğim soğuk mahzenlere
üzüm kokusu, düş çatlaklarından sızmış ince bir kan
ağzımdaki karanfil kokusunu kaybetmiş
aromalı bir cikletin ambalajını yırtıyorum aceleyle
suni zevkler zerk etmeliyim doğal çöküntülerimin hücrelerine
hayat geçiyor öyle de böyle de
tatlıyı sona saklama lüksümüz saklı (mı)
tıka basa doyduğumuz acıların ardından?
benim değil oysa bu bacası yıkık evler
gözlerini birbirinden kaçıran tanıdık zulümler buralı değil
hem hangi anne okşamak istemez saçları pırıl pırıl çocuğunun başını
bayram şekerleri toplayan minik avuçları öpüp koklamak ve zürriyetini düşlemek
öpmek hazır bezlerin altında hiç pişik olmayan pudra kokulu tombulluğunu
buralı değilim annem
yolum da geçmez hanelerinizin kapısından
çamura bulanan lastiklerimi kapan toprağı kuruttu rüzgar yıllar önce
kayruka devri kapandı.
merak ediyorum ama
sizin yollarınız ne zaman asfalt olacak?
ne zaman kurutacak yüzünüze yapışan nemi rüzgar?
5.0
100% (19)