20
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
1245
Okunma
Kanatır mı sanıyorsun sözlerin beni
Tanımam mı sanıyorsun gözlerindeki esaret zincirini
Ah sevdiğim
Sen beni hiç bilmedin mi?
Sıla dediğin bir çizgi
İki ucuna konduğumuz
Haritalarını terkeden kuşların silinmiş ayak izleri belki
Belki çiğneyemediğimiz bir lokma ekmek
Gönül yordamıyla tutunmak var ya sevdiğim
Ellerinin asılı kalması bir ağaç dalından
Bırakamazsın istesen de
Aşağısı boşluktur hani
-kendi kalıbıyla dolmayan-
Kenetlenirsin de yukarı çeker seni
Olmuyor sevdiğim
Göğsümde sakladığım mektupların adresi belliyken
imzamı atamıyorum altına
Diyemiyorum bunlar benden
Belimi büken hasretin kırbacı şaklıyor yüzümde
Dökülüyorsun kirpiklerimden
Nasıl toplamalı düştüğün yerden seni
Nasıl kaldırmalı ayağa bu sevdayı yeniden?
Düşün sevdiğim…
Azığını ardında unutan kervanları düşün
Kuruyunca dudakları susuzluktan
Geri dönüşlerini düşün zahmetli
Açlığı düşün
Ki hırsızlık yaptırabilir haramdan sakınan bir ele
Haramilik değil benimki
Dönmek, aslını bıraktığın yere
Bir de;
Bulamama korkusu.
Ah münzevim...
Aç kapılarını umuda ardına kadar
Kimsesizliğimin yareni olsun kimsesizliğin
Aşk ki kaf dağının ardında masal.
5.0
100% (24)