9
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
1949
Okunma

Bilir mi ki....
Hangi pişmanlık sel olup akmış yollardan!
Utanmaz bir zariflik bulaşmış ellerine
Muhakkak dışlanmış o da bir manastırdan.
Nafakası da yok şimdi her geçen saniyenin.
Gece, kılığını değiştirmeden gelmiş üzerime
Her daim mecbur kılınan zifiriliğiyle
Çelmeler üşütüyor ayaklarımı...
Tasarruflu bir sıcaklığa sarılabilsem keşke
Yutulmuş heveslere, bir de tuz basılmış maharetle.
Hangi limana işlenmiş felek denilen maşa
Yanıp yanıp yakmıyor muydu gönülleri
Acılar, kuyumcu titizliğiyle nakşedilirken ruhlara
Ezelden gelen çığlıklara kapanmamış mıydı kulaklar.
Anlayışın milliyeti yok, boşuna süsleme sade dursun sabahlar.
Plansız kelimelerin ünlemlerine basıyorum.
Dünya mahrumu yazmasın milyon nötronlarda.
Mevcudum zincirleri kırsın istiyorum.
Ne varsa, varı yoğu, olanı biteni toplasın tüm varlığım...
Yürek kuvvetine gelen misafire, açık olur her kasaba.
5.0
100% (9)