10
Yorum
23
Beğeni
5,0
Puan
3868
Okunma

Edebiyat Defteri yazarlarından Herzem Ronivan’ın evinden geliyorum. Metin Akdeniz, "dikkat et" diyor hep telefonu kapatırken. "Olur" diyorum. "Dikkat ediyorum, yaşamayı bir kenara bırakıp!" ...
Urfa’dan geçiyorum. Mersin’e atıyorum kendimi. Geceleri Urfa’dan geçmeyi sevmiyorum. Şehir hep büyüyor. Her yer apartuman! Heqim Dede Mahlesinde Abdullah’ın kuşlarını son kez öpemiyorum. Mersin, palmiye ağaçlarıyla ve serbest bölge’nin tozlarıyla hep karpuz satan bir Tarsus’lunun at arabası oluyor, kirpiklerimde... Kimin cümleleriyle hayata baksam yolumu kaybediyorum. Anlıyorum, yolu biliyorum demek küfürmüş.Kimseye nasihat etmiyorum artık!
Urfa’dan geçiyorum şimdi
Kolların oluyor Karaköprü
Saçların akıyor Sigorta mahlesine doğru
Bir kadın belini tutuyor hep
Kapısını süpürüyor
Yüzüm şimdi: Hakkari
Gerilla mezarlarına uğrayarak döndüğüm evimde
Annem seni soruyor: Şemdinli’de ters lale olduğunu söylüyorum
Bir zikr halkasında adınla düşüyorum virde
Bu, dinimizde yok diyorlar
Öyleyse bana bir din indirin diyorum
Evime dönüyorum
Yaşım yirmi dokuz’ki bu yaşta en çok omuzlarımla yaşıyorum
sonra anlıyorum aramızdaki farkı onlarla
Meğer onlar yüzümde hayata bakmışlar
Ben ise hayatla bakmışım yüzlerine
Onlar hayatı tanımıyor
Ben ise gözüm kapalı dolaşıyorum şehirleri
BenuSen mahallesinde uçurulan kuşların kanadıyla öpüyorum gözlerinden
Yaşadıkça oğulların büyüyor sen güzelleşiyorsun
Ben gidiyorum
"Yörüğüz biz" diyen babam "ne kadar çok dolaşıyor bu çocuk" diyor
"Dünyamız yanıyor" diyorum
Kalbimde bir vatan gibi beni çağıran sen, ah!
Saçların ki kalbimin son tesellisi
Ellerinde süte batırılmış yılan derileri
“Gögsümde südüm de kalmadı “diyorsun
Kalbine bırakıyorum dudaklarımı
Kuruyan bir nehir ıslıklarıma kapanıyor
"Özlüyorum" diyorum
Ama hangimiz geri dönebilir?
Sol göğsümü tutarak ağlıyorum hep
Bilmiyorsun
Kıztaşı’ndan Aksaray’a bir bavul taşıyorum hep
Vatan’dan evime giden otobüsler geçiyor
El sallıyorum
Şehir hangimizi yuttu, bilmiyorum.
Hangimizin balkonunda fesleğenler?
Mülteciler rengimizi soruyor
"Sizin yüzünüz siy’ah bizim ise kalbimz" diyorum!
Anlıyorum aramızda ulu sal bir sınır
Üzerinde hep karşımıza geçtiğimiz
Herkes köprü kuralım diyor
Köprüden yana değilim
Yüzerek geçmekten yanayım ayrılığı
Dokunarak sevmekten ki dokunmak yorumlamaktır!
Sen ki başımı bir kere okşamadın
Oradan tanıyorum ben seni
Fırat ve Dicleden ne öğrendiysem
Silifke’de bir hüzünlü teke patikasından falezlere eğiliyorum
İçim tuz ve kaya!
“Allah’ım yolu bilmek küfürmüş” diyorum
Benim kadehimdeki iyilik senin kadehine zehir oluyor
Elindeki yılanlara bakıyorum
"Neden" diyorum
Saçlarını bırakıyorsun ellerime
Kapını kapatıyorsun
Onlar bir günahla ayrıldığımızı bilmiyorlar.
Herkes elinden çıkınca takva kesiliyor.
Herkes sahipken örtü kaybedince itirafçı oluyor!
Anlıyorum cehennemden önce biz koşuyoruz cehenneme
"Hayatı kimler anladı" diyorsun, alaylı
Evsiz şarapçılar anladı belki de diyorum, ciddiyim!
Bilmiyorsun
-5 derecede kaynıyor kalbim!
Yaz gelmesin diye dua ediyorum!
Vermediğin ellerini çekip benden
Olmayan varlığınla küsüp giderken…
Sana göre nasıl da haklısın?
Şimdi bakıyorum da arkandan
Dün yanımdan beni severken
Bugün üzerimden gidiyorsun
Hayır kardeşim!
Aşağılık olan ben değilim
Kuşatılmıştık.
O yüzden kardeşlik içimize patladı
Beni değil zalimleri düşün
İndir ellerini
Kaldır yüzümü
Beni yitirdin nasıl olsa…
31.ocak.2013
03:41
Ş.Urfa- Sigorta
Kayıpkentli
5.0
100% (25)