0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1168
Okunma

arsız gülüşlerin
zayıf ruhunu tüküren dilden
aklımın yuvarladığı
sözler düştü.
ağız merhamet etmekten yoksun
nefretin dalgasına çarpıyor yaşam.
kafamın içine gömülmüş keder
gönlümde ki maviyi de kefenlemiş,
zamanın ayırdığı havalarda ağırlar
hasretimin sancısını
bulutsuz göklerin hayalime taşıdığı
servetler de tükendi
güneş taşınırken gözlerimden.
hangi acınacak hallerin yolcusuyum
hançerini yediğim
kaderin gölgesinde.
zaman sonsuz zahmetler’imi
acının yatağında tabutlarken
doğuımsuz bahtımla
zehirlenmiş yaşamın aradığı köleyim
dilim hecelerken küfürleri,
tenimin üzerine yatırılmış
kırık çizgiler
zamana zora ki meftun olmuşken
payını alamayan
lekelenmiş çocuklar düşerdi
içimde ki hayatın uçurumlarından.
Ey hayat ;
hiç tatmadığım
güzel günlerin
özlemini bana sen ne zaman vereceksin
heves yutkunu soluğu kesilmiş
adam olmaktan yoruldum
tahrib edemediğim
kibrinle yoğruldu
bütün yalnızlığım.
bir gün yeminlerim çözülürse
zehirli sarmaşık gibi ruhumu saran
kötü tohumlarını
toprağımda eriteceğim
sırf sana eğilmemek için.