5
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
1802
Okunma
Oysa sen hiç bir adamın içine benzemiyordun
...
Yani demem o ki
İnsanına küsmüş bir kent ağlıyordun vakitsizce
İçin keder müptelâsı
Dolanıp duruyorsun belli belirsiz çocuk şımarıklığında.
Dudakların, içi geçmiş bir yaranın kabuğunu kaldırırken
Seslendim sana!
Yeni bir sabahın ezgisinde kaybolacak hüznün
Çünkü hüzün benim sol yanımdı, onu da adın gibi secdeye gömdüm.
Ömrün iki asırlık çınar ağacı
Göğe yükseldikçe çoğaldı sancılarım gibi.
Oysa ben, güç bilirdim seni
Sabır bilirdim
Ve adını çocuk bilirdim merhametinin gölgesinde.
Sahipsiz limandı soy adın
Martıların kadar özgür, yurtsuzluğun kadar deniz bilirdim adını.
En çok sırtına kambur
Avucuna nasır
Dudağına ezberdim.
Ki ezberlemek, seni unutmak kadar acımasızdı
Onu da yazılacak hikâye yapraklarına gömdüm
Kapattım sonsuzluğa.
Hatırla!
İki asır kadar uzak bilirdim seni
Ve bir o kadar yaşıma tabiydi düşüncelerin.
Kalk!
Ömrün beni terkediyor, yıkılıyor şehir
Çocuklar ağlıyor ve bağırıyor bir anne
Yavrum!
Beni ve şehrini dert etme
O seninle sabit, nefesin bâki olduğu sürece.