19
Yorum
31
Beğeni
5,0
Puan
2198
Okunma

Bir gün birden bire çıkıp geldi kadın
Karanlıktan önceydi elleri
O, güneyli yalnızlığını unuttu
Adam yarım kalmış şarabını…
Dünyanın gözleri önünde buluştular
Çarpık iki mısra gibiydiler.
Kadın cebinden çıkarıp merhem sürdü adamın yarasına
Adam kadının yalnızlığını sevdi
Adam yalnızlığı zaten seviyordu
Adam kadını sevdi
Adam kadını zaten seviyordu
…
Gece kelebeklerinin başı dönüyordu ekşilikten
Adam, Romalı kadını bulup çıkardı kitaplardan
Yanına Spartaküs’ü ve plebleri koydu
Kadın, baldırı çıplak isyancıları sevdi
Adamın göğsünde terledi bakışları kadının
Elleri karanlığın göbeğinde birleşti
Kanatsız bir çoğul eki beklediler
Ve Roma yıkıldıktan sonra nihayet seviştiler
İlk defa seviştiler
Kadının göğsünden kuşlar uçuştu
Adamın-
-sa
ayakları dibindeydi ırmak…
Kadın cenneti düşündü
Hemen oracıkta ikna oldu yaşamaya
Adam bırakıp gitti Roma’yı…
...
Bi ara yukarı sokaktan insanlar da çıkıp geldi
Ağlakçaydı herkes
yarımcaydı
Hala ölmek isteyenler de vardı
Kadın kederli ellerlinden bahsetti onlara
Göğün mavisinden konuştu bi müddet
Bi de küçük yıldızın baladı duruyordu masada…
Adam dedi ki kadına;
sen Mısır’ı bilirsin
tanrı Amen’i Teb’de öldürdü Roma
bundandır İskenderiye’nin boynu büküklüğü
al şu yüreği dizginle
Kadın, Kavafis’ten şiirler okudu gece yarısı
“yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün”
Ayna kırıldı…
Adamın yüzü parça parça dağıldı yerde
Kadının birden bire gelişi gibiydi
adamın aynada dağılışı
Biraz da ona içtiler
sonra tekrar seviştiler
yedi bin yıl geçti
uyandılar sonra
...
5.0
100% (31)