2
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
2099
Okunma

III. ÇOĞUL ŞAHIS (KÖR DÜNYANIN OĞULLARI-ORTADOĞU)
…
Geceleyin antik biblolar önünde
rakkaseye durup
belirtisiz zamanları düştüler takvimlerden
Görünüşe göre kamerin ve şemsin çocuklarıydılar
Konsolosluklar önünde namaza durup
binlerce kez insan olmaktan yakındılar
İrin gibi bir şeydi göğüslerinin içindeki
Bir gün dahi şüphe etmediler çamurdan doğduklarına
Fakat göğe bakılırsa adı yoktu hiç birinin kitaplarda
Günü geldiğinde ölmek için doğdular,
bunu bile bile yaşadılar bunca zaman
…
Yorulunca üç beş kişiydiler
Sedirlere kıvrılıp
öylece uyurlardı
uykularda herkes gibi çağcıldılar
fakat uyanır uyanmaz
yemeni fistanlara sarınıp
tenhada
Suudi dinarına
adam vururlardı
Adamı allah için vururlardı
Gözlerini kör edip öyle vururlardı
Bağırsaklarından
ve
ciğerlerinden
ibaretti dünya
adamı bağırsaklarından vururlardı
bi de ciğerinden
…
Ölmeden önce
biri kıskıvrak inledi geceye doğru,
bu Musa’nın yetimiydi
ötekinin gözleri yoktu, bakacağı bir dünya yoktu masada
o da Bekir’in âmâsıydı
göremedi göğsünü parçalayan sözün sahibini
fakat yadırgamadı ölümün böyle birden bire olmaklığını
bir başkası uyuyordu katmerli bir ağrının dinginliğinde
yüzü ifadesiz ve yorgundu olan bitenden
başka da herhangi bir bulguya rastlanmadı
kafası ve kolu yoktu otopsiden önce
otopsiden sonra
kolundan tutacağı bir dünya yoktu ölmeden önce
öldükten sonra…
böyle yazılmıştı eski ahitte
…
Rivayet odur ki,
çadırlarda kapı kapı dolaşıp
kardeşini öldüren
Musa’nın sağır oğluydu!
…
II. ÇOĞUL ŞAHIS (ARA İKLİM-DUYARGASIZ TARİH)
…
Boyuna uzardı limon ağaçlarınız
Bahçenizden karanfil eksik olmazdı
İran’ı filmlerden bilirdiniz,
Vietnam’ı fotoğraflardan…
Ve akbabaların yüzyılında
gözyaşınız baldıran
sözünüz oynak
yüzünüz yoktu sokakta
…
Kahvaltıdan önce gazete okuyup
öğleden sonra insana karışırdınız
babanız ölse
ya
da
akşama doğru teyzeniz
raflarda Orhan Veli’yi aradınız
tanrınız merhametli
göğünüz berraktı
bir gölge gibi geçerdiniz sokaktan.
sokakta insanlar da vardı,
sağırdınız
limana işçiler gelir, ayaklanırdı akşama doğru,
kördünüz!
Kördüğümdünüz
çözülecek gibi değildi elleriniz
elleriniz!
sessiz bir bahtiyarlıkta buluşurdu duvarlarla
elleriniz!
Osmanlı taburesinde çaresizliği doğurdu
bir sincap kadar kemirgen
ve telaşlıydı elleriniz!
kaybetmek ellerinize mahsustu bu yüzyılda
…
I. ÇOĞUL ŞAHIS (ADEM’den ÖNCE- Suyun tarihi)
…
İnsan yapmaların ve etmelerin öznesiydi bu çağcıl görünümde
Belinden doğrulduğu vakit
yüzüne işlenmiş tabiatın omurgası
Tarih, onun kıymetli ellerinden doğmuş
biz, yazacağız yeniden!
…
Lodostan kurtulduğu gün
kediler arka bahçeden
insanlar su yolundan varacaklar Akdeniz’e
göğsünün içinde ne varsa hayrete düşecek
bu yabansı şeritte
Biz, suyun ve Afrika karasının yetimleri
Biz, Ortadoğu ve yakın Asya’nın kavruk elleri
Biz, Anima Mundi’nin cesur çocukları
Biz, bakır ve yosun gezginleri
demir ustaları
Japon balıkçılar vesaire
Biz,
Yani sarayların ve konsoloslukların işçileri
Yani büyük muharebe meydanlarında
kalpleri oyulmuş
ciğeri parçalanmış lejyonerler
Büyük insanlığın aç ve korkusuz köleleri
Biz,
Yani yapmaların ve etmelerin öznesi
Ayaklanacağız, bu tarih bizim!
NOVİEMBRE
5.0
100% (7)