1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1184
Okunma

kırdın biliyorsun..
asma suratını..
yokluğunda/yoksulken ben..
unutulmuş bir şey gibi bak bana..
arayıpta bulamadığın bir şey gibi..
bir soluk kadar yakın/dil ucuna kadar gelip..
aşağıya yuvarlanan bir şey gibi..
sırtında açık unutulmuş kapılardan çıkar çıkmaz ..
çarpıp çıkan bir koku/doku..
tedavülden kalkan bir ses/söz ki
unutuşların içinden sözcükler doğuruyorum..
var ediyorum senin gölgeni iki göğüs hizamda..
biliyor musun işte bu nedenle göğüs uçlarım dik ki
derinlerinden dip/notlar düşüyorum sana
ve bil ki yüreğimin kırıklarını sığınaklarının eşiğine atıyorum avuç avuç..
sahi..
kendine dokunduğunda o sesi duyabiliyor musun hala..
ve hala ıslak mı tenin/saçların gibi..
şimdi tüm geçmiş zamanlarının karşısında sessizlik yakışır yüzüne/hüznüne/
şşşş tamam o duyduğun ses benim..
sen çokça güzeldin ve ben çokça kimsesiz/
hı hııı..
bakma oyle içime dokunuyorsun..
ciğerlerime..
kör ve dilsiz kalıyorum..
büyüyor içimin duvarlarına çarpan sesler ki
ders alıyorum gibi/bana ders verir gibisin..
şu an sadece bu cümleyi çekip üzerime yatabilirim
evet bunu yapabilirim..
düşsel bir yanılgı olduğunu bilsem bile yapabilirim bunu ki
sende bilirsin etimin içinde sen /
en büyük ikna olan sen/
ruh sen’ken..
önce seni mi dinlemeliyim..
sonrasız susmalı mı yoksa..
yüzümü alıp ellerimin arasına..
avuç içlerine kapanmak istiyorum..
is-ti-yo-rum avuç içlerini sonra..
ama sonra..
şimdi eksiliyorum..
eksilmekle meşgulüm..
dengeliyorum kendimi ne bir eksik/nede bir fazla ki
tanımsız kalıyorum birazda..
kendimi düşünmek sizin hiç..
kapatarak yüzümü aydınlatan ışığı içerliyorum..
(…)