6
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1072
Okunma

Çok ama çok eski zamanlarda küçük bir köyde
Güzel ama kimsesiz bir kız yaşarmış
Bir anacığı bile
Yokmuş
Ya da varmışta yokmuş
Velhasıl derdi çokmuş
Hep rüyasında gördüğü genci beklermiş
Köyün hemen yakınında bir incir ağacı varmış
Anası gibi bellemiş onu
Her gün gidermiş verirmiş sırtını
Asırlık incirin güçlü güven veren gövdesine
Ağacın gölgesine düşen yerlerinde
Frezya çiçekleri bitermiş
Alırmış bir tane eline
Saatlerce onunla dertleşir
İçini dökermiş
Asude bir havası varmış oranın
Genç kız rüyasındaki genci düşünür
Hülyalara dalarmış
Gel zaman git zaman
Köyün okuluna yeni bir öğretmen atanmış
Adı Can’mış
Bir gün yine gelmiş frezya çiçeğiyle dertleşmeye
Sırtını yaslamaya
İncir ağacına
Bakmış ki rüyasında ki genç oturmuş
Sanki onu bekliyor
O gün orada başlamış aşkları
Yalnızca gölgede açan frezyalar
Ağacın etrafını sarmış
Frezyalar aşkla başka bir güzel açarmış
İncir ağacı aşkın güzelliği karşısında saygıyla dallarını eğmiş
Ama vuslata ermemiş feyza kızın yüreği
Can her fırsatta gitmekten dem vuruyormuş
Bana bağlanma ben göçmen kuşlar gibi yaşarım;
Her an gidebilirim buralardan
Gözleri çoook uzaklara dalarmış
Genç kız gizli gizli ağlarmış
Bir vefasıza mı gönül verdim diye yanarmış
Genç delikanlının o köyde ne bir tanıdığı
Ne de bir akrabası varmış
Ama çok zaman geçmemiş
Tüm akrabaları köye gelmişler
Vasiyetiymiş gencin;
İncir ağacının altına gömülmüş
Feryat figan göklere yükselmiş
Meğerse hastalığı adı batsın kansermiş
İncir ağacı o günden sonra hiç meyve vermemiş
Frezyalar küsmüş bir daha hiç açmamış
Genç kız sırtını verip incir ağacının gövdesine
Günlerce aylarca gözyaşı dökmüş
Feyza kızın
Tek tesellisi varmış
Vuslata ermesi
Öteki dünyaya kalmış
5.0
100% (6)