bazı duygular vardır anlatılması imkansızdır
yaşanması lazımdır
ama düşmanının bile tatmasına kıyamazsın
öylesine zordur ve öylesine acı
ateş düştüğü yeri yakar derler ya
derler de o düştüğü yer
anaların yürekleriyse
her ananın sinesine bir yangın topu düşer

hemhal olur tüm yürekler
her kadın anadır aslında
çocuğu olmayanlar bile

vatana er der gönderir
kınalar kuzusunu
okşar başını saklar gözlerindeki yaşını
gözü arkada kalmasın
yavrusu üzülmesin diye

her gece eline veremediği
bir bardak süt için sızlarken içinde bir yerler
en sevdiği yemek boğazından geçmezken
kıyamazken üşür diye ana ocağından uzakta

kim bilir neresi ağrıyordur
acaba uyudu mu
ağladı mı güldü mü
iyi haberlerini duymak için kulağı seste
dualardadır daim her nefeste
neşeli gülen resmi sevindirirken
aman mutlu olsun yeter yavrum diye
avunurken yalancıktan

nasıl kıyarlar elleri kırılasıcalar
hangi ananın yüreği kaldırır
hangi baba yüreği sabredebilir aslan gibi evladına
bir fiskeyi vurmaya kıyamaz iken

kahrolun emi

sizi ancak sizin kadar şerefsizlerle birlikte
cayır cayır yanacağınız
cehennem çukurları paklar
her beddua az gelir
yine diller kifayetsiz
elden gelmeyince yine hiç bir şey

ruh ve beden olur adeta felç

sus pus olur yürekler
naçar kalır kelimeler
ve yine

eller semaya eller semaya
Allahu Alem

’ şikayetciyim ’’

zaten yoktu
tüm neşemizi sömürüyorlar
bu kan emiciler
tutunamazken hayatın iplerine
kesiveriyorlar
en can alıcı yerinden

ne var ki kardeş kardeş yaşasalar
niye bu kin

neden bu çekememezlik
insanlar nelerini paylaşamıyorlar
beyaz bir kefeni çekiştiriyorlar adeta

güle oynaya bitirsek şu ömrü
ne kadar gülebileceksek o da

kimimiz dudağımızın kıvrımıyla
gözlerimiz buğulu
kimimiz rüyamızda
kimimiz artık onu bile beceremediğimiz
tükettiğimiz
hayal gücümüzde

’biliyor musun?

artık hayal bile kuramıyorum’
demişti bir dost

ne acı
mutlu olmak için başvurduğu
hayallerine bile kilit vuranlar utansın

çekin elinizi kötü insanlar
mutlulukla gülümseyen çocukların gamzelerinden

silahlarınızı kefeninizle gömmek lazım hepinizin
hepinizin köküne kibrit suyu

şikayetciyim

mıknatıs gibi çekiliyor
gözyaşlarım yeryüzüne
gökyüzüm sisli
bulutlarım hep yağışlı

kelepçeleri takın
hapislere değil
cehennemin dibine atın

gamzelerin hakkını versin artık
bebecikler

bir top bez bile çok onlara
yakıverin yakıverin
külleri savrulsun gökyüzüne
şikayetciyim
Allah topunun belasını versin

affedemiyorum