62
Yorum
58
Beğeni
5,0
Puan
3295
Okunma


o kadın orada durur
tüm limanlara verir lacivert gemilerini
ki her koltuk seyirciden oluşur
odada devrilir çam ağacı
o resim
orada donar
objektife bakarak
...
bir sandığın içindekiler
yalnızlık kokar
rutubetli yağmur
eskimiş çatı aralıkları
ağaçların nasıl ağladığını görüyorum
olası üşümüşlükler
hava raporundan kaçan istekli gibi
bir demliklik zaman almak istiyorum kendime
embriyosundan sıyrılmamış yalnızlık
yalnızlıkla hemhal olma /
yolu icat edenler
yolun sonunda kimseyi beklemiyor
ayrıca o çizgilere de insanın ihtiyacı yok
kilitlenen satranç oyunu tutuşturdum ellerime
sabitlemek zamanı
gölgem kendimden ağır
kapı aralıkları
geçmişte gezinmek patikalar mesela
küçük bir kız pencereden kahkaha atıyor
bütün köyün incirlerini sen talan ettin
üşüyorum
bir nefes
yeniden yağmura bakmak istiyorum
benim o çocuğu tanıyacak hiç zamanım olmadı ki
ne olur git
yağmur biraz durulsun
kuş sesleri renkli telaşlı ve eş arayan
onları takip ederek bir sonuca gidiyor muyum
ayaklarım beni suya kavuşturacak
bazen çayırlar
bazen taşlı aralıklardan geçip nehire koşacağım
ayaklarım çamura batarken
kuşlar aynı kuşlar
rüzgarı üstüne alan nehir biraz ötede
ve rüzgar özenle topladığı yaprakları nehirde yelkenli yapıyor
ya ben /
film şeritleri
durmadan koşuyorum
matematiksel şehirlerden kaçma isteği
ahşap kulübenin yanında kana kana su içiyorum
aniden yalnızlığıma ortak oluyor bir adam
turuncu karışık güneşin son demleri
onu kucaklıyorum
sıtmalı sarılığa yuvarlanıyoruz
suskun
yağmurun odaları
yani arka sokaklar
yani yeni uyanmış kuş sesleri
taze ve delirmiş bir rüya
ayağın çamura düşüşü
kendini anlatıp da anlaşılmazlığın seyrinde
kaçınılmaz kaydırılmaların nefes nefese koşarken donan kareleri
her taraf nem
tavan ve duvarın kesiştiği bir yerde
kendine bağımlı siyah örümceğe soruyorum
beni kendine av yapar mısın
Aysu
5.0
100% (59)