7
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1604
Okunma

Yine ne saçmaladın bakalım dur bir bakayım.Bu ne şimdi şiir mi sence.Ben sana adam gibi yaz dedikçe sen saklanmak için bahane üretiyorsun sanki.Tamam sen beni güldürmeyi seviyorsun böyle şeylerle karşıma çıkarak...Tamam sana bilmece Ayılar hangi meyvenin iyisini severlerse sen oraya saklanacan :-))
-Abi adı sakın Armut olmasın bu meyvenin.Tamam sen vur kırbacını.Bir gün göreceksin başaracam şiir yazmayı.....saklandımmmm.....
YAŞLI GEÇMİŞİN DERİN YOLCULUĞU
Tek kişilik hayatlara paslı çivilerle çakılmıştı yalnızlık
Sarı odaların kasvetli sessizliğine alışkındı hüzün
Satır aralarına gizlenmiş söylenmemişlikler susardı
Sırdaş olurdu kalemle kağıt…
Camına baş konulmuş otobüs olurdu hayat
Boşluğundaki ruhun tek sarıldığıydı çocukluğun
Mavi misketler yuvarlanırdı bulutların üstünde
Ya da bir kızın evcilik oyununda konuşurdu dilsiz bez bebeği
Sokaktan geçen eskicilerin sesi nota olurdu
Eski bir beşik leğen karşılığı verilirdi pazarlıksız gülümsemeyle
Yollardaki seksek çizgilerini silse de yağmur
Tebeşirlerle bir daha, bir daha çizilirdi derinden derine
Direk dikmeye gerek yoktu iki taş yeterdi çift kale maça
Direk dikilirdi kaldırımsız yolun ortasında başlardı oyun
İp atlarken düşenler, yada forvetçilerin kanardı dizleri
Dizlere kallavi bir yama daha dikilirdi pazenden renkliydi
Kümesten çalınan yumurta takas karşılığındaydı
Üç yumurta bir külah dondurma ya da bir elma şekeri
Plastik top için tavuk,kırılan cam için kaçmak gerekliydi
Çekilen kulaktan çok kesilen top acıtırdı içimizi
Sabah başlarken –köle izaura- toplaşırdı herkes
Kiminin elinde kek kimisinde kısır
Susmak kalırdı çocuklara, büyükler izlerken dizlerini
Biz çizgi filmi beklerdik belli etmeden sabırsızlığımızı
Akşam oldu mu sormayın gitsin
Gözüme hep çöp kaçardı “Belgin Doruk” ağlarken
Saymıyorum karnımı gıdıklamaktan ağlatan “Kemal Sunal” lı filmleri
Radyoda “Orhan Ayhan” maç yönetiyor canlı canlı
Arkası yarınlar ne güzeldi tek kişilik konuşmalar….
Şimdi sakalımda sayısız beyazlık ayna küskünü bir yüz
Nasırlı parmak uçlarımdaydı az önce koparılmış takvim
Her yanda çoğalırken yalnızlık dışarısı sonbahardı
Sarı bir yaprak girmeseydi penceremden içeri anlamayacaktım
Jilet kesiği hayatın anlamı alnımdaydı derin çizgilerle
Uçurtmalarım gazoz kapaklarım hepsi bastonumun yanındaydı
Bir de toprak kokusuna karışmış hayat arkadaşımın resmi
Dışarıda yağmur başladı ben göz altımdaki sarnıçlara doldurdum
Kopardığım takvimde eylül yazıyordu okurken zorlandım
İçim acıdı kuruyup dalından döken yaprak olurken
Şimdi ıslanmalıyım dedim kendimle nehir gibi akan hayatla
En azından akarken yalnızlıktan kurtulacaktım
Sarılırken Mekparem’in yatığı kahverengi yanına
Ama olmadı kum saatlerim beklememi söyledi şimdilik….
Vuslattı her şey dışarıda bir mevsim
Yaprak dökümü bir zamandı iklim
Bekledim bekledim hep kavuşmayı…..
5.0
100% (5)