12
Yorum
18
Beğeni
5,0
Puan
1919
Okunma

Sabaha karşı üç gibi
Açıldı kapılar
Bir adam elinde son kozuyla girdi içeriye
Kara giysiler içinde
Başında kanatlı bir kasket
- zoraki giydiği nasıl belli-
Dedi ki,
“Öyle kal. Birazdan burada
Hep hayalini kurduğun şey olacak
Yalnız
Şömine yanmalı
Kansızlık üşütüyor insanı.”
Bir ateş düştü bacadan
Adam bağırdı:
“Tanrı son dilekler için vardır!”
Şömine yandı.
Üçü beş geçiyordu
Başka bir adam han kapısını araladığında
Dilinde son sözü.
Kızıl giysileri ütülü.
Alnına dökülmüş uzun beyaz saçları vardı.
- sevdiği yanın aksine yatırılmış oldukları
Nasıl da belli.-
İlk gelen onun bir adım önünde duruyorken
Başını kaldırdı ve
Dedi ki,
“Öyle sus. Birazdan burada
Asla hayal edemeyeceğin bir şey olacak
Yalnız
Bir kadeh bir şey içmeli
Dilsizlik susatıyor insanı.”
Hanın sol kapısı gıcırdadı. Sonra
Havana
-On sekizinci yüzyılda
Vebadan ölen bir hizmetçi-
Elinde bakır tasla çıkageldi.
Birinci adam
Eldivenlerini çıkartıp şömineye karşı
Ovuşturdu ellerini
Yeni gelen
Sade bir yutkunma efektiyle
Tastaki şeyi içiyorken.
Duvardaki dev sarkaçlı korkunç saat
Aydınlandı üçü on geçe
Bir kere daha aralanınca kapı
Pembeli bir adam
Ruju biraz sarkmış
Son yüzüyle girdi içeriye
O biraz mahcuptu ilk ikisine nazaran
İkinci adam elindeki tastan son yudumunu çekerken
Yeni gelen pembe paltosuna sarılıp
Bir adım gerisinde durdu.
Ve dedi ki,
“Öyle bak.
Birazdan burada
Hayal bile etmek istemeyeceğin
Bir şey olacak.
Fakat,
Önce gözlerime
Koyu mavi bir rimel gerek
Renksizlik
Silikleştiriyor insanı.”
Birinci ilk defa geri döndü ve
En son gelene baktı.
“Tanrım!
Şimdi bunu gördüm ya.
Sana isyanımdan vazgeçerdim
Yalnız.
Hala dinmedi içimin sızısı.
Eğer onu bana bir işaret olarak gönderdiysen
Üzgünüm.”
İkinci adam sarhoş ve suskun.
Hizmetçiye sarılmış öylece duruyor.
Hizmetçinin gözleri yok.
Kimseye bakmayışı bu yüzden.
Yeni gelen
Birinciye hiç aldırmadı.
Fakat, başını dev avizeden yana çevirip
Ağladı.
“Tanrım,
Beni bunlara ibret için gönderdiysen
Seni affetmem!”
Hanın sol kapısı açıldı
Ve dev kanatlarıyla doldu salona
Pegasus.
Ağzında getirdiği rengarenk paleti
Üçüncünün tam gözlerine attı.
Ve kişnedi
Saat durdu.
Üçü çeyrek geçe.
Han tamamen aydınlandı.
Artarda uzanan üç adamın
Muhtelif yerlerinden sızan kanlar
Vebalı hizmetçinin
kabarık yeşil eteğinin
Altında bir yerlerde toplandı.
Birincinin bileği
Kederli bir kanyon gibi
Ayrık.
Ve kızıl sular altında kalmış.
İkincinin açık kalan ağzında sinekler uçuşuyor
-arada hizmetçi onları
Eliyle kovalasa da.-
Kesik bir dil hemen yanında
Bir sol anahtarı gibi kıvrılıp kalmış.
Üçüncü gülümsüyor
Yüzü rengarenk ve tastamam
Bir ay kadar güzel.
Yalnız kemerinden aşağısı
bir metre ötede çırpınıyor.
Ben:
Mutsuz adamların geçtiği
Son gözler.
Yorgunum bu gece
Havana -zavallı kör kız-
Çekil odana artık.
Bu saatten sonra
Ölecek adam yoktur.
A. ENGİNDENİZ
5.0
100% (22)