10
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
1043
Okunma

....herhangi bir yerde, herhangi bir aşk, uzaklara giderken sessizce...ayrılık her yerde aynıydı yada aşkların dinilmez acısı....gözlerde...sular altında bir mazi bırakırlar....
I
Pimi çekilmiş vedaların titrek seslerinde
Zaman fitili yanarken kısalır saatler susardı
Tahrip gücü yüksek ayrılıklar, kapılara dayandığında
İnfilakında kalır henüz yeni çiçek açan akasyalar
Dökülür dallar, kırılır kollar
Patlamamış baharın habercisiyken badem çiçekleri
Ayaz çalardı gözlere
Yaprak dökümünde kalırken mevsimler
İlk yaprak dökenlerden olurdu papatyalar
Avuçları kanatırdı beyaz, en azını gelincik renginde
II
Islak sokaklarıyla su altında kalırken bir şehir
Venedik’in dar sokaklarında boğuluyordu gondollar
Floransalı bir ressamın ellerindeki kurumuş boyalarla
Parmak uçlarıyla çizilen son fulü bir tablo oluyorduk
Arnavut kaldırımlı caddelerde
Yüzleri boyalı sokak şarkıcılarının
Ağızlarında kurutuluyorken aşk şiirleri
III
Tenine dokunmak için tırmanırken Ağrı’nın
Zirvesine ulaştıkça özlem, daraltıyordu ciğerimi
Hasankeyif’in en keyifsizliğine şahit olurken
Gömülüyorduk su altında kendi mazimizin içinde
Gözümüzde çukur dolduran sağanak sular
Bir ozanın dilinde ıslanıyordu ayrılığındaki aşklar
Çoban masallarına karışıyorduk, kendi kanlı terli coğrafyamızda
IV
Karışıyorduk toprak kokusuyla sulara
Herhangi bir şehrin herhangi bir köşesinde
Gece çökerken şehirlere biz Güneş’le batıyorduk
Bir aşkın şahitliğini kirpiğimizdeki bulutla yaparken
Gidiyorduk valizi hazırlıksız ruhlarımızla başka ülkelere….
5.0
100% (11)