9
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
1636
Okunma

Yanan şehirler, yıkanırken yağmurun avuçlarından
Ritmindeydi son valsın yalnız kalan gölgeleri
Akıp giderken zaman, kanardı mazinin elleri
Ihlamur kokuları kor olup düşerdi omuzlara
Mevsiminden önce giderken göçmen kuşlar
Yuvalarında bıraktılar tüm eşyalarını
Valizsiz yolcular da vardı terminallerde
Saatsiz kalkmazdı bekleyenlerin otobüsleri
Gövdelerinden ağırdır, cama dayanan başlar
Hüznün gazelleri sallanırken mendillerde
İklimsiz bir şehirde bulutları ıslatmak da vardı
Habersizce hüzzam şarkılar takılırken kirpiklere
Sızardı kurumuş çatlak dudaklara tuzundaki sular
Bir aşkın öyküsü bırakılırken karanlık kalmış şehirlere
Caddelere çiziliverdi iki kişilik yalnızlığın figürleri
Kış olsaydı camların buğusuna çizilecekti resimler
İlk kar yaz ortasında yağarken saçlara
Kırık aynalarda kaldı, yüzlerdeki hüznün parmak izleri
Sönerken son yıldız
Gecenin rengi erken indi, inzivaya çekildi tüm IŞIKlar
Bir aşkın öyküsü bırakılırken karanlık kalmış şehirlere
Aydınlığa adak sunuldu, yakılırken masum sevdalar
5.0
100% (12)