6
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
1844
Okunma
ellerini hüzne bağladığından beri gece
herkes birşeyler anlatıyor kulağıma
saklıyorum sızımı
üstü örtülü tenhalarda
derin çizgilerimde ne gizler taşıyor kent
dul kalıyor suskular
deli yosunlar
devriliyor yüzü Annemin
ruhumun ağacına
yıkılan her göz
mor çığlıkta aynalara gülümserken
ölümü öpüyorum
bir o kadar da karanlığı
durmadan
boş bir kayıkta sürgünüm özgürlüğe
şehrimde çocuklar ağlar
yalnız adamlar...
yağmurun indirdiği güller kapatırken penceremi
uslu kelebekleri dinliyorum
küçük ayazlı sevgiler dökülüyor
vakti gelen baharda
uzun yalnızlığa
yangınlar çıkıyor şarkılardan
incecik sulardan...
umudun tohumunu saklayamayan
güneş oluyorum
sis sarkıyor kuyulardan
uçurumlardan mavi
oysa
kanatlarımda taze sevinçler
deli düşler...
çatlayan dudaklarımda soluk alırken
öyküsü susmuş anılar
toprağı dövüyorum
çünkü tanıyorum bulutları
akılları beyaza boyanan sesleri
kara ve sarı yüzleri sonra
uyuyor ölümler
gökyüzünün renginde
yılgın gölgelerde
her sözcüğüm boşlukta sallanan gövde
nasıl anlatsam Anneme
korkular sarıldığından beri
selamlara
ve
sabahlar kırbaçladığından beri
mevsimlerde
5.0
100% (13)