1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1389
Okunma

Tüm dünyanın yükünü omuzlamış bir kadın
Karşılıyor kırık aynadan yansıyan görüntüde beni
Kötü bir büyücünün kazanından çıkmış gibi
İnsanın içini karatan
Kasvetli bir gece kadar siyah gözleri
Sadece keder değil orada insana boğuluyormuş gibi hissettiren
O karanlıkta başka bir şeyler daha var
Kalp kıran o öfkenin altında başka bir şeyler daha gizli…
Yüzündeki acıdan tüm insanları suçlayan bir kadın
Karşılıyor kırık aynadan yansıyan görüntüde beni
Tüm insanlıkla beraber en çok da kendini suçluyor
Kayıplarından, geriye kalanından…
Sadece bir enkaza değil gözyaşları belli ki
Kırık dökük, ardında bıraktığı
Yol ayrımlarında kaybettiği
Yaşamak isteyip de yaşayamadığı her şeye…
Yüzü çizgi çizgi yaşanmışlık haykıran bir kadın
Karşılıyor kırık aynadan yansıyan görüntüde beni
Buruş buruş dudak kenarları
Öyle bir yaşanmışlık gizli ki o kıvrımlarda
Çok gülmekten değil somurtmaktan oluştuklarını haykırıyorlar
Karabasan gibi çökmüş geceye
İp ince bir çizgi gibi birbirine kenetlenmiş dudakları
Sancılı bir memnuniyetsizlik gizli iki dudağın birleştiği o ince çizgide
Saçlarının siyahı beyazına yenilmiş bir kadın
Karşılıyor kırık aynadan yansıyan görüntüde beni
Karanlığı parçalayan seherin parıltıları gibi
Hani yıldızlardan bir tutam serpiştirilmiş gibi
Pırıl pırıl aklar…
Bahtının karasına isyan eder gibi erkenden
Sükûnetine eşlik eder gibi sessizce belirmişler hissettirmeden
Tüm dünyanın yükünü omuzlamış
Yüzünün çizgilerindeki acıdan tüm insanları suçlayan
Yüzü çizgi çizgi yaşanmışlık haykıran
Dudakları ebedi bir sessizlik yemini etmiş
Gözleri uğursuz gece kadar derin bir kadın
Bakıyor küskün küskün kırık bir aynadan
Onu bu hale getiren ben miyim Tanrım?
Bu gördüğüm virane ben miyim?
Hangi ara miras kaldı bu derin iç sızısı bana
Nereye sakladılar Anka’ya olan inancımı?
Yandım işte;
Küllerimden yeniden doğmam gerekmiyor mu?
YAMAK’DAN:)
5.0
100% (1)