12
Yorum
13
Beğeni
0,0
Puan
1213
Okunma

uğultulu deniz verin
en uzak yerlerden
çöl yakıyor kor gibi
nil’e yürüyorum
yakup olup
yusuf olup
dipsiz karanlığa düşüyorum
yankısı o’nu bulur
ismail’in bahtında
ibrahim sabrında
yapraklarım açtı
ıtır kokuları içinde
yüzünü döndü
döktüm yüzümü
ocağın başında
düşündüm
korkuyordum
hicrete davet almaktan
biliyorum ki
can çıkar da yâr
bu yollar bir sana çıkmaz
bir yanım bulut
gözlerimde mimoza
kovuldum dünyanızdan
incileri giz çözdü boynumdan
uçuştum su köpüğüyle
yitik şehirlerden
suad’ın yaktığı ateşe
bir yanım musa
bir yanım hızır
denizleri içime çektim
yıkandım vedâlarla
dile geldi gesi bağlarında
yedi renge vuran leylaklar
bizimde var dedi
yoksunluğumuz
o ağıt senin
bu ağıt benim
dolaşıp dururuz
hep davet alırız mevsimlerden
yeni bir çağrı
kapıları örtmeden
rüzgârla kovuluruz
peygamber uykusu tutar eşiklerde
gidip gelmeyenleri bekleriz
sâlâ kimi çağırır
o nidâ kimedir
neden güneş ölgün doğar!
bu vedâ nicedir
nice maşuk’u yorar
sen gibi, bizde bilmeyiz
açarız b/aşka ipeğin büyüsünü
candan özge, Allah’a yakın olan.