5
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1241
Okunma

Siyah rujluydu gecenin dudakları öperken panjurları
Düşerdi yad/ellere eskimeyen eski türküler
Karanlığın dişleri ısırırdı gözlerdeki feri
Gün sırtını dönüm gitmiştir bilinmedik ülkelere doğmaya
Yalnızlığıma ay yüzgörümlüğündeki şavkıyla çarpardı pencerelerime
Her kayan yıldız takılırken kirpiklerimize biz dökülürdük
Konardı bulut vuslat dağlarımıza yıkılırdı konaklarımız
Aç açıkta kalırdı aşk çırılçıplak üç kelimeyken
Yağmur öncesi ıslanırdı yanaklarımız
Yakalayamadıklarımız kayıp giderken avuçlarımızdan
Irmak dolusu hatıralar akardı yanımızdan
Sulardı geride bıraktığımız resimlerimizi
Çimlenmek için içerdik tuzlu gözlerimizi
Tuşuşurken şehir biz gözlerimizde üşürdük
Çürütülmeyen düşlerimizi asardık asırlık çınara
Zaman sallarken akasyamızın dallarını
Bilinmedik iklimler karışırken mevsimlerimize
Kurutulmuş güller gibi dökülürdük hüzzam bestelere
Sen nota olurken içimdeki seslere
Ben sus işareti beş çizginin sesizliğinde düşerdim toprağına...
...ve ben giderim bilmediğim şehilere toprak olmalar....
5.0
100% (2)