8
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
2244
Okunma

yaşam dengesinin kurulduğu yerde
ruhuma üflenmiş hüzün çığlığıyla
tevekkül edildim sayılı güne.
zamanın tozlu koridorları arasında
bedenim su ve ekmekle beslenirken
ruhumsa kederle beslenerek
girdi Tanrının emrine...
bu yüzden belki
aldığım her darbe karşısında
yalınayak yürüdüğüm ateşler üstünde
her ne kadar auro ışıkları da çarpsa gözbebeklerime
yıkılmayışım bundan!
ruhumun
ayak sesleri gizlidir yarım kalan
nice ağlamaklı düşlerimin arasında
bir fotoğrafını çeker zaman
gönderir usumun hipotalamus kısmına
siyah kareler mabedleşir ve hatta
kalıntı bırakırlar yeşermekte olan
her ağacımın dallarında...
ruhları en çabuk hüzün olgunlaştırır!
gıyaben tanırım kendisini
umutsuzlukları deşifre eden en iyi modüldür arkadaş!
bazen bir aşk acısı bazen terkedilmişlikler bazense ölüm gibi...
farklı bir ses tonunu taşır can damarında.
ona tembihlenmiş görevidir bu belki!
manyetik alanına giren her canlının gözlerini okumak
ve kulağına hep aynı şarkıyla çarpıp kaçmak...
bir ciğara kağıdı misali sarıp içer işte insan ömrünü...
ASİYE ALEV AKBOĞA