4
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
960
Okunma

Bir şehir kırıyor kalbimi bileklerimi kırar gibi
Parmaklarım yıkılıyor sayfanın orta yerine
Felçli bir tebessüm işte donuk gözyaşı misali
Yüz çekimine karşı koyamayan
Sen orada burada sevişirken
Anlatıyorum bunları sana,
S/u/s diye.
Kendisine hikâyeler ararken insan
Sadece aradığı için belki de
Belki de beklemeyi beceremediği için
Aşkı öldürebiliyormuş süslü kelimelerin içinde
Ki son nefesini veren şiir
Pek uzatmayı sevmez ayrılığı
Sevdalı bir sessizlik bekler her an
Sonbahar taklidi yapan çocukların
Derin uykularına düşen
Büyümek telaşını öldüren
Mutluluk gibi
Ve bir yolcu fısıldar bazen biletçinin kulağına
Rüyada kaçak yolcu var
Gerçeğe gizlenmiş diye
Ki her çocuk merak eder
Çakıl taşlarının üzerine nasıl düşer aşk
Tüm o sallantının içinde
Nasıl bırakılır tutkular istasyona varmadan
Yani,
Sadece kulağı kızarmıyor insanın aşık olduğunda
Canı acıyor
İki dünyanın bedelini de ödeyebiliyor tek başına
Bahanesi olmuyor hiçbir zaman
Ne çocukluğun
Ne de zamansız çıkılan yolculuğun
Bu yüzden
Sığ bakışların suskunluğu
Hüzün adı verilen manzara biyografilerinde rol yapan
Aşk kariyerini tamamlamış kelimelerin
Ondördüncü baharında bile büyüleniyor
Çünkü yol uzundur
Gözler kaçamak
Çakıl taşları parlak
Biletçi ise her an gelebilir…