9
Yorum
10
Beğeni
0,0
Puan
1866
Okunma

Anne:
cinnet dokundu avucumdan düştü ay
geziniyor metruk konuşmalar buluşup dar zeminde
gözyaşlarının temizleyemediği vebal
berrak sularda demleniyor
senden ötesini görmüyor gözlerim
Anne:
uzlet çukurunda çırpınıyorum her gece
naralarımla yırtılıyor tan vakti
sır devşiriliyor benliğimden benliğine
mutluluk parçalanıyor neşenin ortasında
sararıyor yapraklar sensizliğe düşüyorum
Anne:
acı ve ızdırabın yorduğu ruhum ağıta doydu
kırık hayallerim gizlendi samanyolunun gölgesine
terinden koku sal ölüm kusan girdapları kaplasın
salıver ki buzul yüreğime kâr etsin
harab olmuş dostluklar büyüsün
bakan görmüyor;
işiten sağır;
aşk dermansız artık;
Anne:
yolu sarpa saran yolcuyum beyhude
ben mutluluğu seninle kaybettim
an be an değiştim
dikenleri içre büyüyen
mevsim tanımayan çiçeklerin
felaket sağnağına tutuldum
Anne:
gör ve gözet yücelerden
gözün değsin yoksul varlığıma
kalbimi emzirsin gözlerinde ki ırmaklar
susuzluğumu gidersin mukaddes sevgin
ateş tepelerinden yansısın
çal son kez kapımı
senle donansın her yer
dağılsın bozbulanık acılar
kıvrılayım seccadenin yanına
Rahmetiyle kucaklasın Rabbim
sıyrılayım en ışıltılı hülyadan
verecek bir canım yok
anlatacağım çok şeyden başka
sırrına ereceğim Anne
sana dokunmak
aşkımın isyanıdır hayata
mahçup gülümsememin
çocukluk kalıntısı bu fani duygular
meşheridir bu sonbahar
düşür bir damla gözyaşını
üstüne yazayım
yalnızlığımın üryan şiirlerini
üşüyor mısralarım üstünü ört Anne.