18
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1666
Okunma

gök beyaz
kavanoz beyazdı avuçlarında annemin
düştü… kahretsin tuttu minik ellerim
simli bulutlar parlarken gökte
en değerlilerimi doldurmamı emretti
alıp içine attılar alacalı misketlerimi
bir bir yendim ...oyunda kurallar vardı
kabul etmezsen takası oyundan atarlardı
verdim alacaları karşılığı siyahlardı
ben yendikçe değişti rengi camın
bu işte bir terslik vardı…
her geçen gün yığıldı siyahlar öbek öbek
çıkardım kağıt gemileri kurşun askerleri
atıp güverteye gömdüler bahçedeki göle
yalancı kış güneşi içti gölü… kuruttu
gür kaşlı kartal gagalı kuşlardı
geri getiren siyahları
olsun vardı…
bozukluklarla aldığım şekerlerim
gökkuşağı renkli karamele kaplı üstleri
ben onları görmesin karıncalar diye
saklarken kavanozun en dibine
gökte …
pırıltıyla patlayan fişekler aklını kemirmiş farelerin
oysa onlar oyuncağımdı benim
aldıktan sonra tadını vermişler eylüle kalanını
güneşinin ışığında erirken eylülün şekerlerim
serinletmeye yetmedi su tabancalarım
sesinden irkilip camlara sindiler
sinekler gizlenmeseydi pencereye
olmazdı şimdi gözlerimde inciler
çırparak kanatlarını taşıdılar uzaklara
üstlerine örtüldü zehirli kanatları
bitirdi bok böcekleri
kapatma vakti gelmişti kapağını
biraz fazla sıktım patladı dibi
ellerimi kanattı
Blackless