4
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1021
Okunma

Zırhı delik deşik bir savaşcının kırık kılcındaydı kendi yüreği
gürz değildi zırhını delen, gözündeki asit sağnağı...
yitik bir vakitte
günün geceye, gecenin günle buluştuğu ufuk çizgisinde
yerin göğü kucakladığı bir andı
kızıl kıyamet şafağında
çeliktendi zaman
akrep ve yelkovanın mızrak olup yüreğe saplandığı
yorgunluğundaki savaşlara sürgün...
yürek örsünde örselenen su ile hayat bulan
kor ateşi harlandıran körüğündeki bir nefesti
tanrılardan ateş birde su istedi
çatlak dudaklarını doldurması için toprak diledi
baharlara savurdu saçlarını güneşin kızı
dokundu ormandaki kutsal meşenin yeşil yaprağına
buz eridi, çiçek açtı (yeşerdi) çelik sertleşti,
toprağın oğlu sildi yüzündeki balçığı araladı göz kapaklarını
bir eli sol yanında diğer eliyle sapladı toprağa kılıcını
gülümsedi güneşin kızına...
beyaz bir güvercin kondu saplanmış kılıcın tepesine
yaralı bir ejderha kanadıyla bıraktı kanlı tek telli bir kemanı
kanayan bir aşkın senfonisi yayıldı etrafa...
deniz uyandı uzandı ıslak elleriyle dokundu dolunaya
zümrütü anka tüyüyle renk getirdi güneşin kızının şarkısına
hayal ettiğim hayalet söyledi en güzel ezgileri...
savaşcının serçe parmağına kondu bir serçe
dokundu bir notaya ses yakılandı
eşlik etti bir martı kükredi , çığlığındaki bir aslana
yaşatmak için bir aşkı...
güneşin kızının elini tuttu toprağın oğlu
yağmurun bereketinde yeşertiler barışın çocuklarını
Tanrı sevdiklerine bahşetti verdi onlara her istediğini
yaşatmak için saldı yüreklerine sevgiyi....
5.0
100% (6)