21
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
2536
Okunma
Elimi uzattığımda yıldızları tutacaktım güya
Yumru kalan kalbine yontacaktım kendimi
Aşk kipine banılmış her cümlenin
Paragraf başında durdum, düşündüm
Gelişim süreçleri prematüre bağlamındayken plasentamın
Eşi de zorluyor ana rahmini acılarımın
İkiz geçinen sol kaburga kırıklarımın
Diğeri yok edecek yüzünü!
Her defasında artçı gelişlerinin
Yüzsüzlüğünde kıvranmış suni sancılarım bu
Serumsuz vurgunlarından ağrılarıma tükür!
Tükür ki umursamazlığında yoluna düştüğün
Ankara’nın anıt mezarlarında ara benliğini
Bir aslanlı yol çiz bahtına
Artık bundan sonra ne çıkarsa
İz düşürsün bendeki sen yokluğuna
Kast edilmiş her linç eşiği adımlara maruz kalışımla
Debelenerek söylüyorum şahsına
Hadi yok ettiklerin için ağla!
Kıldan incelerle dolu merhametsiz iman tahtana
Ağlamaya niyetli bakışlarından sualini
Geciktirmeden alacağım
Sus bağladığın köpek gürültüsünü
Hangi it ulumalarında bulacaktım
Şu at meydanlarında koşumlanan arsız da kimdi?
İnan silmişim o arsızı çoktan
Puştluğunda gecenin arka sokakları
Lekelediklerini askıya almış da beyaza boyuyor
Kol kırık yen içindeyken sessizliği
Ömürlük aşkın bakirliğine kanlı neşter miydi o elinde ki?
Sevgilim vallahi ömürsün
Özgürlük anıtından başlatma şimdi
Gece vakti, dem bu dem; vakit ölü
Hadi yorgan döşek serildi göğün göklerine
Göz izan duymadan esaretimi
İndirsene şu heykeli.
ocak sonu
5.0
100% (23)