3
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1272
Okunma

Masada iki boş kahve fincanı,
Yarı içilmiş birkaç sigara kül tablasında
Ve gezinen orta yerde yarım bırakılmış sözcüklerin ayakları,
Perdeye sinmiş bir yılgınlık, kum beji duvarda birkaç itiraf acıtan
Terk edilmiş bir oda, sessiz, sorgusuz bekleyen…
Öylesine, kurgulanmamış aynı sahne kendini tekrar eden.
Şimdi dön diyor bir ses, nereden geldiği belirsiz,
Dön odaya değiştir mizanseni,
Bahar çiçekleri yerleştir fincanlara örneğin,
Kül tablasına birkaç renkli misket ve bir minik mum,
Taşmayacak kadar da su ilave ediver,
Pembenin en sevdiğin tonundan damlat içerisine bir iki damla,
Perdeleri yıka, gitsin yılgınlığın kiri üzerinden,
Acıtan kum beji itirafları maviyle boya,
Sonra, sonra sorma ne işe yarayacak diye, sorgulama,
Sadece bekle umut ederek.
Belki yeniden şiirler yazmaya başlar kalemin,
Belki sözcüklere katmerlenir küskünlüğün,
Yine de umudun ipini bırakmadan tutun bir şeylere.
Dün diye yaşayan bir şey yok aslında,
Sadece hayaleti bu güne sirayet eden.
Her gün yeni bir dünya kuruluyor, unutmasan.
Hülya Ilgaz
5.0
100% (4)