Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
mavihece
mavihece

Gül Kırmızı ve Aşk Sızı

Yorum

Gül Kırmızı ve Aşk Sızı

( 9 kişi )

7

Yorum

6

Beğeni

5,0

Puan

2363

Okunma

Gül Kırmızı ve Aşk Sızı

Gül Kırmızı ve Aşk Sızı

Sen gittin, hazan düştü bahçemize
Sen gittin, tarumar oldu her şey
Sen gittin, geriye doyumsuz bir aşk bıraktın bize.

Sevgili
önce kum deryalarına düştük sonra serâba
bugüne kadar umutlardı bizi ayakta tutan
sevdandı kimsesiz çöllerde yürekleri bir tutan
yalnızlığa açılır sensiz bütün kapılar
sen yoksun diye sicim sicim karanlık yeşerdi içimizde
dalga dalga hasretindi kalbimizde alevlenen
gönlümüze batan dikenler ne ki
büyüttüğümüz güller sadece sen kokmak içindi.

Sevgili
en haşin haliyle girdaba düştük
sensizliğe sürgün edildik ilkin
sonra mağara arkadaşın bırakıp gitti bizi
sonra kılıçların efendisi
ardından cennet gençlerinin efendileri
ve diğerleri birer birer bırakıp gittiler bizi
dilimiz lâl, âmâ kaldı gözlerimiz
sen olmasaydın kalpler sevmeyi öğrenebilir miydi
ey ihsanda nisan bulutunu geçen Sevgili.
örümcek, gözlerde hâlâ en kalın perdedir
sırların sırrı kisranın sarayında
ondört burcunun düştüğü yerdedir.
en büyük mucizen Kurândı, sonra Sendin
güneşi sağ eline, ayı da sol eline alsaydın
yine de çözülmezdi ebterlerin kalbindeki kir.

ey ay yüzlü güzel
bütün kelamları yazan kalemin emriydi gidişin
oysa ne kadar çok beklemişti gelişini Hira
ne kadar da çok yolunu gözlemişti Râhip Bahira
bir tek Bilâl değil, cihan alışmıştı sana
hüzündü ardında biriktirdiğimiz
yokluğunun vadilerinde yuvarlanırken
yaralı kalbimizin fısıltısına
günâha battık ama konuşan gözlerimizin hıçkırığına
tebessüm sadakadır fermânınla
bir damla bengisu ver nolur
nolur nûrunu gönder yoksul umutlarımıza.
asırlardır yetimliğe açılır gözlerimiz
bir pazartesi ilk defa, aşk gibi aşk yaşamıştı dünya
ilk defa karşı karşıya gelince Bedirde baba ve oğul
çoğalmıştı dillerdeki keşkeler
haberler uçuran bir güvercinin kanatları altında
eleverir bizi ahir zaman.

Sen gittin, hazan düştü bahçemize
Sen gittin, tarumar oldu her şey
Sen gittin, geriye doyumsuz bir aşk bıraktın bize.

hicretimiz var kervan kervan yurduna
bizi de coşkuyla karşılar mı Medineli kadınlar
kardeş kabul eder mi ensar bizi de
ondört asırdır takvimlerde kalınca bahar
adı Muhammed olmayan güller dövünür.
omuzlarımızda taşıyamadığımız en ağır yük
bestelenmemiş gidişindi, sevdandı
hasretindi her taşa desen desen nakşettiğimiz.

ey gecemizi gündüze çeviren Sevgili
kardeşin Yusufu görüp
ellerini kesen kadınlar
seni görselerdi kalplerini keserlerdi
nisanı unuttu yokluğunda dünya
nisyan sardı bütün cihanı sen olmayınca
her hayat bir ırmaktır sana akan
yolu sana kavuşamayanın
daim zehirdir damarlarında dolaşan.
yüzünü göster ağustos gülü oluversin ateş, çöller vaha
sen olmayınca gökler bir damla rahmet indirir mi
hasretinden çatlamış dudaklarımıza.
Necâşinin Zeylâsından davet var yine
gel ki nisanı nisan gibi, baharı bahar gibi
aşkı aşk gibi yaşalım bir daha
müjdelediğin gibi altı asırdır
ezanlar hala dalgalanır Konstantin burçlarında.

heybemizde senin özlemin
dünya saltanatına bedel kaç insan
hizmetkarın olmayı istemişti.
şimdi bahtsız bir kıtada iz süreriz sana kavuşmak için
şimdi resimlerle tarifsiz uçurum kenarında dünya
gül iklimini çoktan yitirdik Sevgili
hicran mevsimine düştük, masallarla büyütüldük
oysa adın anılınca susuyor bütün masallar
kırmızı kokuyor özlemin, gül kırmızı
ne çok yakışırsınız birbirinize
Sen ve kırmızı!

Sen gittin, hazan düştü bahçemize
Sen gittin, tarumar oldu her şey
Sen gittin, geriye doyumsuz bir aşk bıraktın bize.



kirli yağmurlarla ıslanıyor dünya
güneş, ışığını suçlu indiriyor yeryüzüne
yokluğunda geceler kavuşur mu gündüze
gel, yıldızlar dökülsün yollarına
müjdelesinler tek tek Muhammed Mustafayı
gel, yorgunluk çöreklendi yokluğunda omuzlarımıza
gel, gülü koparmadan sevmeyi öğret bize

seni yaşayınca gülistan oluyor dünya
seni yaşayınca gül kokuyor insan.
geldin! bin dört yüz seneler geçti
rüzgarlara kapıldık firakınla, izini kaybettik
sen sevmeyi, sevilmeyi öğretirken bize
anne karnında kurşun sesleriyle tanıştı bebekler
sen sevgi ekerken, biz ölüm, biz zulüm
biz sevgisizlik koklamaya başladık
ey nebi! senin getirdiğin nurla yeniden dirileceğiz
düştüğümüz yerden, kaybolduğumuz yerden kalkacağız yeniden
ey gelişiyle karanlıkları aydınlığa çeviren Sevgili!
bugün gibi yine bir pazartesiydi gidişin
yüz yirmi beş bin değil şimdi milyonlar diyor ki ey Resûl:
"Allah’ın elçiliğini ifa ettin
vazifeni hakkıyla yerine getirdin
bize vasiyet ve nasihatte bulundun!"
"Şâhid ol yâ Rab! şâhid ol yâ Rab! şâhid ol yâ Rab!"

Zafer ŞIK
05.06.2006
Diyar-ı Konya

Paylaş:
6 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (9)

5.0

100% (9)

Gül kırmızı ve aşk sızı Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Gül kırmızı ve aşk sızı şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Gül Kırmızı ve Aşk Sızı şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
lemide
lemide, @lemide
12.6.2013 14:50:35
5 puan verdi
şiir içmek için gelmek midir sizin sayfanızda düşkünleşmek ve siz ki kalem içimize batıran usta tebriklerimle
türkmendağlı
türkmendağlı, @turkmendagli
9.4.2012 22:22:04
Gül Kırmızı ve Aşk Sızı

Sen gittin, hazan düştü bahçemize
Sen gittin, tarumar oldu her şey
Sen gittin, geriye doyumsuz bir aşk bıraktın bize.

Sevgili
önce kum deryalarına düştük sonra serâba
bugüne kadar umutlardı bizi ayakta tutan
sevdandı kimsesiz çöllerde yürekleri bir tutan
yalnızlığa açılır sensiz bütün kapılar
sen yoksun diye sicim sicim karanlık yeşerdi içimizde
dalga dalga hasretindi kalbimizde alevlenen
gönlümüze batan dikenler ne ki
büyüttüğümüz güller sadece sen kokmak içindi.

Sevgili
en haşin haliyle girdaba düştük
sensizliğe sürgün edildik ilkin
sonra mağara arkadaşın bırakıp gitti bizi
sonra kılıçların efendisi
ardından cennet gençlerinin efendileri
ve diğerleri birer birer bırakıp gittiler bizi
dilimiz lâl, âmâ kaldı gözlerimiz
sen olmasaydın kalpler sevmeyi öğrenebilir miydi
ey ihsanda nisan bulutunu geçen Sevgili.
örümcek, gözlerde hâlâ en kalın perdedir
sırların sırrı kisranın sarayında
ondört burcunun düştüğü yerdedir.
en büyük mucizen Kur’ân’dı, sonra Sen’din
güneşi sağ eline, ayı da sol eline alsaydın
yine de çözülmezdi ebterlerin kalbindeki kir.

ey ay yüzlü güzel
bütün kelamları yazan kalemin emriydi gidişin
oysa ne kadar çok beklemişti gelişini Hira
ne kadar da çok yolunu gözlemişti Râhip Bahira
bir tek Bilâl değil, cihan alışmıştı sana
hüzündü ardında biriktirdiğimiz
yokluğunun vadilerinde yuvarlanırken
yaralı kalbimizin fısıltısına
günâha battık ama konuşan gözlerimizin hıçkırığına
“tebessüm sadakadır” fermânınla
bir damla bengisu ver n’olur
n’olur nûrunu gönder yoksul umutlarımıza.
asırlardır yetimliğe açılır gözlerimiz
bir pazartesi ilk defa, aşk gibi aşk yaşamıştı dünya
ilk defa karşı karşıya gelince Bedir’de baba ve oğul
çoğalmıştı dillerdeki keşkeler
haberler uçuran bir güvercinin kanatları altında
eleverir bizi ahir zaman.

Sen gittin, hazan düştü bahçemize
Sen gittin, tarumar oldu her şey
Sen gittin, geriye doyumsuz bir aşk bıraktın bize.

hicretimiz var kervan kervan yurduna
bizi de coşkuyla karşılar mı Medineli kadınlar
kardeş kabul eder mi ensar bizi de
ondört asırdır takvimlerde kalınca bahar
adı Muhammed olmayan güller dövünür.
omuzlarımızda taşıyamadığımız en ağır yük
bestelenmemiş gidişindi, sevdandı
hasretindi her taşa desen desen nakşettiğimiz.

ey gecemizi gündüze çeviren Sevgili
kardeşin “Yusuf’u görüp
ellerini kesen kadınlar
seni görselerdi kalplerini keserlerdi”
nisanı unuttu yokluğunda dünya
nisyan sardı bütün cihanı sen olmayınca
her hayat bir ırmaktır sana akan
yolu sana kavuşamayanın
daim zehirdir damarlarında dolaşan.
yüzünü göster ağustos gülü oluversin ateş, çöller vaha
sen olmayınca gökler bir damla rahmet indirir mi
hasretinden çatlamış dudaklarımıza.
Necâşi’nin Zeylâ’sından davet var yine
gel ki nisanı nisan gibi, baharı bahar gibi
aşkı aşk gibi yaşalım bir daha
müjdelediğin gibi altı asırdır
ezanlar hala dalgalanır Konstantin burçlarında.

heybemizde senin özlemin
dünya saltanatına bedel kaç insan
hizmetkarın olmayı istemişti.
şimdi bahtsız bir kıtada iz süreriz sana kavuşmak için
şimdi resimlerle tarifsiz uçurum kenarında dünya
gül iklimini çoktan yitirdik Sevgili
hicran mevsimine düştük, masallarla büyütüldük
oysa adın anılınca susuyor bütün masallar
kırmızı kokuyor özlemin, gül kırmızısı
ne çok yakışırsınız birbirinize
Sen ve kırmızı!

Sen gittin, hazan düştü bahçemize
Sen gittin, tarumar oldu her şey
Sen gittin, geriye doyumsuz bir aşk bıraktın bize.



kirli yağmurlarla ıslanıyor dünya
güneş, ışığını suçlu indiriyor yeryüzüne
yokluğunda geceler kavuşur mu gündüze
gel, yıldızlar dökülsün yollarına
müjdelesinler tek tek Muhammed Mustafa’yı
gel, yorgunluk çöreklendi yokluğunda omuzlarımıza
gel, gülü koparmadan sevmeyi öğret bize

seni yaşayınca gülistan oluyor dünya
seni yaşayınca gül kokuyor insan.
geldin! bin dört yüz seneler geçti
rüzgarlara kapıldık firakınla, izini kaybettik
sen sevmeyi, sevilmeyi öğretirken bize
anne karnında kurşun sesleriyle tanıştı bebekler
sen sevgi ekerken, biz ölüm, biz zulüm
biz sevgisizlik koklamaya başladık
ey nebi! senin getirdiğin nurla yeniden dirileceğiz
düştüğümüz yerden, kaybolduğumuz yerden kalkacağız yeniden
ey gelişiyle karanlıkları aydınlığa çeviren Sevgili!
bugün gibi yine bir pazartesiydi gidişin
yüz yirmi beş bin değil şimdi milyonlar diyor ki ey Resûl:
"Allah’ın elçiliğini ifa ettin
vazifeni hakkıyla yerine getirdin
bize vasiyet ve nasihatte bulundun!"
"Şâhid ol yâ Rab! şâhid ol yâ Rab! şâhid ol yâ Rab!"

Zafer ŞIK
05.06.2006
Diyar-ı Konya.

Şairi ve şiirini kutluyorum.Yunus diyarından selamlar.
sakaogluhasankucuk
sakaogluhasankucuk, @sakaogluhasankucuk
9.4.2012 18:58:42
Çok çok çok güzeldi.
Gülü koparmadan sevmeyi öğret bize. Ne kadar güzel bir cümle. Sevdiğimizi sevgimizle mutlu edebilmemiz,
incitmememizdir önemli olan. O'nu böylesine yaşayan elbette gül kokar.
Tebrik ediyorum; yüreğinize, kaleminize sağlık.
Nurefşan.
Nurefşan., @nurefsan-
9.4.2012 10:29:32
5 puan verdi
Sen gittin, hazan düştü bahçemize
Sen gittin, tarumar oldu her şey
Sen gittin, geriye doyumsuz bir aşk bıraktın bize.

Herşeyden önce deftere biraz geçte olsa hoşgeldiniz demek isterim.. yazan kalem hisseden yürek hiç susmasın dileklerimle kutluyorum. saygılarımla
Gülaz
Gülaz, @gulaz
9.4.2012 10:20:21
5 puan verdi
Muhteşem bır kurgu, harika dokunuşlar.

Kutlarım degerli kalemi

Saygılarımla
GC7
Gül Şehri
Gül Şehri, @gulsehri
9.4.2012 09:41:23
5 puan verdi
Duygulanarak, özlemle diznledim şiirinizi... Bu kadar güzel anlatılabilir... Yüreğinize sağlık... Seslendirenin de yüreğine sağlık... selam ve dua ile...

Not:) İzniniz olursa şiirinizin seslendirmesini alabilir, bir video da kullanabilir miyim..
hamza_onder
hamza_onder, @hamza-onder
9.4.2012 07:18:07
5 puan verdi
anlamlı dizelerini ve yorumunuzu kutlarım üstadım, çok keyifliydi...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL