9
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
849
Okunma

sukunluğumda,
çok konuşurdum çoğunlukla
tek kişilik sohbetimdi muhattabım olan hayalin
ben söylerdim o dinlerdi geceleyin
zaman dururdu biz durulmadan
kapalı dudaklardan çıkan sesler dağılırdı etrafa
en çokta sarısı kaçmış duvarlara
saksısında duran sardunyamda alırdı nidalardan nasibini
deniz,
konuşmadan koşmak vardı seninle senli denizlere
martıları ürkütmeden anadan üryan girmek gerekirdi
ıslaklığındaki sulara
maviyi mürekkep, beyaz köpüğünden düşler sermek
isimsiz bir ilin sahilinde kumlara ismini kazımak
bahar,
nisana haksızlık etmeden bahardan bir parça yaşamak
badem çiçeklerinin dalına hatıraları asıp koklamak
yada yağmur olup nisan yağmurlarına karışmak
yada rüzgar olup bir serçenin kanadına dokunmak
yada seninle bir hortum olup herşeyle birlikte dönmek
gün,
sabahın saçlarına gonca, geceninkine karanfil
takılırdı hep
takıntılı senliklerim peşime peşin peşin
gündüz olurdun gece olurdun her taraf sen kokardı
korkardım arada bir düşlerinden düşmekten
dalga,
çakmak gibi bir şimşek çakar denizdeki bir çakara
yitik bir sandalcı sallanır ortasındaki bir yerde
matiz bir dalganın kollarında
puslu bir günde pusulasının ibresi yüreğinde
çapası çoktan kayıplara karışmış
karış karış arayışında yakarmış
karadan çok karagözlüsüne ulaşma sevdasını...
"YANKILANIR BAZEN İÇİMİZDEKİ SESLER,BAZEN BAHARA BAZEN DENİZDE ÇALKALANIR AMA DUYULMAZ, SALLANIRIZ GÖNÜL DALGALARINDA, BIRAKIRIZ KÜREKLERİ PUSLAMIZ İÇİMİZDEKİ YANKILARIMIZ OLUR...."
5.0
100% (8)