3
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1448
Okunma
/Çocukluğundan kalma yara izleridir kederlerin, dert etme iyileşir olur mu?/
Biraz aşağı, evet evet işte tam orası
Parmaklarının irtifa kaybettiği Normandiya’n olmasa da
Yine de üs kurulabilir çocuk parkların var gözlerinde
Yarasanın çığlıkları, örümcek ağları ve saçaklar
Bıçak izini taşıyamayacak kadar ünlü sancılar, yarınlar
Derbeder birisiyim, alkolik rüzgarların kucağında küçük
Seçenekleri olmayan şiirlerden bıktığımı itiraf ediyorum
Hani her seferinde bir başka yere tayin edilen benmişim gibi
Tüm fotoğraf karelerinde milyonlarca piksel var iken
Uzun zaman nefes alamayan yorgan altı muhabbetlerinde
Senbaz sıratlara bileniyorum aynı tonun hercaisinde
Özetle; binlerce kilometre öteden hafif bir parfüm kokusu
Anlatmak istemek, ölmek değil; seninle gülememek korkusu
Üç kurt, üç ağlamak demek piyesin 34 numaralı plakalarında
Özellikle de sarı oldu mu, sarı her zaman daha güzeldir
Ve zorlama olgunluklarıyla övünen çocukların üstlerinde
Hiç de güne yakışmayan ve gitmeyen takım elbiseler
Kolalı gömlekler, ceplerinde saman kağıdı bildirileri
Her bir halti biliyorum diyene aldanyamayacaksın esasında
Dedem de bunu söylemedi, ama biliyorum her nedense
Sahte dualarla, kendilerini aşk zanneden adamlar gibi
Yalan dolu öyküler de, ahir zaman türküsünde kaçak acılar
Gökte uçurtmakla zevk aldığımız vuslatlar misali biraz da
Seni anlıyorum, aynı sinemada senkron kaydırmacalarımızda
Hiç sesi yok, hiç sesi olmamalı gerçeğin uykularımızda
İşin kötü yanı, aslında kötü de yok ya bu dünyada, iyi olmadığı kadar
Biraz sonrası duble acıların renk değiştirdiği limonlu soda
Ben uyurken seninle, saatlere bölünüyorum rüya rüya
Kabus gibi gemilerim tsunamilerde çalkantılı bir son haber oluyor
Boyamak zor geliyor, boyamak anlamsız geliyor her bir filikayı
Filikalar göğsünün ucuna bağlanmış sımsıkı sarı dişler gibi
Hep biraz aşağı, hep biraz aşağı diye, sahibinden avuntulanıyor
Hidrojen kılıklı romantik sevgililerin Paris’i oluyoruz yine
Paris elindeki kılıçla duvara vuramayacak kadar korkak biri
Sadece uzaktan ot atmaya, uzaktan şehirleri sevmeye becerikli
Yine de olmak bile güzel, hani hiç olmamaktan yüzyıl öncesine
En azından anlatılmak bile güzel, en azından hatırlanmak
Bir gülün acısını unutturamayan istasyonlardan geçerken
Baş parmaklarımız ile saatlerin çarpışmalarını izlemek
Ve hatta kurgulamak tüm kanserleşmiş dünya sevgilerini
Pazar vardı dün, işte bizim sokağın arasından biraz aşağı
Evet, evet işte tam orası, kavşağın arka tarafı
Çilek gördüm, tablalarda kırmızı ve dolgun çilekler
Bir şiir için ne kadar sigara içilir ki diye düşündüm
Altı üstü birkaç senlik dünya hayatında mutlu olmayı bile bir de
Çilek kokusunda dilinin yalanlara yuvarlanamayan yanıyla
Martın son gününe de artık gelmişken, kediler birer birer
Gitmekle mükellef iken artık mesire alanlarına
Neresinden tutarsam tutayım, bir kilo elmayı beraberce biterebilmeyi
Hayal ettiğimi söylemek istemiştim sadece on yedi dakika önce
kalemtıraşsız
5.0
100% (10)