5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1038
Okunma
Aptal yüreğim seni sever nedensiz
Gönlümün cehennem yalnızlığında kavrulurken
Kalbim erir derin boşluğunda
Serçeler dalından düşerken gözlerime
Sarmaşık darağacına yazılır ölüm ilanım
En dar yerinden köprüler geçer kentimin sokaklarına
Nasipsiz deli raylı yollarımdan üstüme düşer yokluğun
Bir alaca şafakta kanlanmış gözlerim
Aynada hayaline bakmaktan yorgun ve bitkin
Kırılır dallarda asi güller
Yanık bir ikindi vaktinde söylediğim türküler
Senli karanlıkları çağırırken sabahlarıma
Ucundan tuttum sevdanın kopan ellerini
Aykırı vadilerde ulaşır sesim duymayan sana
Topallayan bir aşktır yaşadığım
Hayatın merdivenlerinde gençliğin kaldırımlarında
Önüne kırdım direksiyonu yarım kalan nevbaharların
Nidam esmer karası gözlerine çığlığım hasretine
Bir acı menekşe yüreğimde solan çiçek
Sana benzerdi ayaz ağrısı gecelerde ay parlarken dağlarda
Yoluma düşerdi bir ceylan yavrusu
Kanatlarında İsrafil havalanır borusunu üfler
Kıyameti yaklaşır erişilmez vuslatların
Sorma aşkı süpürdüğüm zamanlarda doğmuş gözlerin bana
Göremedim gözlerinde kendimi kaybetmiş beni
Açılır leylaklar bahar sanır gülüşünü
Güllere konarken arılar balını alır dudağından
Yağmur ilk defa bu kadar beklenir kirpiklerinde
Ben mahcup bir o kadar serseri yüreğimle
Geç kalırım seni sevmeye
Yıllar düşerken pencereme
Unutulan aşklara tercüman olur
Geri dönerken sensiz akşamlara
Kalemim kırılır seni yazarken çöllere
Karanfiller şakağından vurulurken
Yetim bıraktığın şehir ağlarken zamana karşı
Hiç geri dönmeyecek sancılarıyla tıkanan ömrüm
Sevgimi duyuramadan solacak belki beden
Bu deli sevdam hırçın yüreğine vuramadan mührünü
Solacak eylüllerin solduramadığı gül…
Sana gitmeyen feryatları götürsün suskun bülbül
28 06 2007
Hüseyin Özbay