18
Yorum
13
Beğeni
0,0
Puan
2652
Okunma

beklemek ne kadar zor
önceden biçilmiş elbiseler dikilir bedenlere
tuhaf yaratık insan
uymayan kıyafetler hep dener üzerinde
mahsumiyetini
çocukluğunda bırakır gider ötelere
belki bir çoğunun umutla beklediği
mutluluk nice senelere
bağlı kaldığında yalnızca kelimelere
av yorgun avcı yorgun
ölürüz gecenin karanlığında buz gibi
düşeriz yere
ceviz ağacınına bakınca insan
cevizi mutlaka gelir aklına
ne kadar benzerlik var aslında insan kafatasına
görsek gümüş içeren iyonlarını
bilsek hakikat olanı gelebilsek kendimize
nusret/i itiyor kenara farkındasız
tarafsız hakimiyetin bi tarafında kalmış
kalbi bin parca arsız
cehennemde yıkanır
ışıkları sönük
yarınları beklemekse zaman
ne timsahın suçu var ne de zehirdir yılan
olan olmuş gök yüzü delinmiş
alev sarıyor yeri
vakit yakın / kuraklık olacak
süzülmez işiklarda yanacak dünya
ey toprağın üzerinde duran doyumsuz toprak
buz dağları eriyor
mayalar bozuk
tozlu sayfalarda kaç kişinin adları yazılı
en tarafından genişliyorsa bir zaman sonra insan
tozu dumana kattığını zanneden sen
zerrelere bölünmezmi bir gün en beyendiğin yerin
günah yok sevap ta yok
akıl hastalığı bu
kendine gelmiyorsa yarın
hiç bir mahlukatın öyküsü yoksa
hiç bir canlı esir değilse senin kadar ölümlü bedenine
kime şikayet edeceksin kendini bilmem
bir virüs gibi kemirirken arzular
ipsiz dar ağacında sallanırken kendin
elinde ne var ne yok hiç düşünmedin
yoktan var edildiğini bildin / ama !
ya bedenin sana ya sen bedenine esirdin !
suçlu şeytan suçlu iblis
acının sahibi mi o
acımasız karanlığın
örümceklenmış düşüncelerin
inkarın
tek suçlusu mu o
sen kendi kendini afederken
kendi kendini yendin
yakında bütün kitaplar yakacak seni
yer yüzünde sen / hani en asildin..........................