22
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
2049
Okunma

Şafakla birlikte bir gül açar göz göz kanatlarını
Kuş cıvıltıları arasında
Bir şarkı mırıldanır
İçinden, kanayan hasreti eşliğinde
Usul usul akan nehir…
Ve sönmüş bir volkan gibi ateşsiz...
İçten içe kaynayıp durur yüreği
Lavlar hücum ederken damarlarına…
Şafakla birlikte bir dal sürer sessice atlarını
Zembereği boşalmış mekanik bir saat gibi
Asıldığı duvarda zamanı haykırırken duran
Koşmaktan yorgun düşmüş
Ve dizlerinin bağı çözülmüş bir yürek
Ölümle, yaşam arasında kararsız oturan
Saman sarısına dönmüş gün
İkindi sonrası yorgunluk atmak üzere
Akşamı iple çeken güneş
Vurup kafayı bir dağın zirvesinde
Ya da sokup masmavi denize gövdesini
Serinlemek istercesine
Uzanıp, uyumaya geçmek üzere
Acele eder durur
*
Ve bir uzak diyar
Bozulmamış doğallığıyla küçücük bir köy
Üzerinde kuşlar özgürce uçuyor
Zeytin ağaçlarının altında
Ve beyaz zambaklar arasında dolaşırken nazlı yâr
Uzaktan gelen iniltiler
Ortalığı ayağa kaldırmadan
Bozmadan o tılsımı çığlıklar
Şafakla birlikte bir gül açar göz kanatlarını
Esen rüzgâra aldırmadan
Kirlenmeden dumandan
Kirli ellerce kırılıp
Düşmeden vakitsizce yerlere
Boynunu uzattı bir gül şafakla birlikte güneşe
Kanatlarını açarak yaprak yaprak
İntikam alırcasına savrularak
Akıp giden zamandan
Güneri Yıldız (Elazığ, 10.09.2011)
5.0
100% (23)