lokman kurucu’ya
I
dokunur
kırık bir kalbe keman sesi...
yıkılır ansızın denizde gemiler
şilteler atılır balıkçı sahiline
yeni demlenmiştir çay
bahçede
çiçektedir yeni yeni erikler
akşam rüzgarını da getirmiştir
nasıl da kokar bahçede hanımeli
akşam kapısını çekmiştir
güneşe karşı
bulutların elleri de
beyaz değildir artık
martılar daha derinden bağırır
şımarık bir çocuğun kahkasıyla karışık
biz seviyoruz böyle başbaşa
yan yana oturup turuncu bir denizde
dalga saymayı...
II
-bir solukla beliriverir yağmur- dokunur
sıcak memleketlerde balkondan
yağmuru izlemek
bir de deniz ayaklarına kadar ıslanmıştır saçlarından.
sonra hep bir ağızdan
güleriz
suları da ıslatır, çürütür dil.
koca bir suçlamadır oysa
yağmur anca temizler kalbi
onun elleri yok ki parçalasın!
ölünüz! diyen bir adamdan b
aşka
öldüren çok
kadın tanıdım hayatımda
ölümü bekleyen yüzlerde arındım
sonra...
bir keman sesi, bir
kadın sesi
martılarda boğulurmuş sonunda...
hem biz seviyoruz başbaşa
yan yana oturup, ölen her
yağmur damlasına
ağlamayı..
III
acımaz yeniden kesilse damarların
öyle eski yaralara dokunmaz kan
üzerini örten yeni
aşklara da uğramaz
sevgi tenin sıcaklığından, öfkenin arzusundan
alamadığın nefes bile keyifli gelmez artık...
şimdi bamb
aşka bir gökyüzü bizim beklediğimiz...
üstesinden geldiğimiz
üstünden geçtiğimiz
üstelik sövdüğümüz şehirler gibidir hava
hava sımsıcaktır, oysa
üşürüz bilmez kimse
kimseler olmaz da yanımızda
elimizi tutan yâr’dan çoktan ayrılmışızdır
ayrılıklar koymaz adama bu saatten sonra
Lokman da bilmez ilacını
ben bir başıma
İstanbul’da...
banukalyoncu
Fotoğraf: Bade Kalyoncu