9
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1318
Okunma
Herkesin bir okyanusu vardı kendine ait.
Ama nedendir bilinmez
Kimse derinliğini kendi okyanusunda ölçmüyordu.
Herkesin kendini sınayacağı bir başkası vardı,
Kendinden başka,
Kendinden uzak…
Gençken gözü karaydım ben.
Henüz kendi okyanusuma yelken açamamışken
Senin okyanusunda yüzmeye soyundum,
Çırılçıplak kalan ruhumla
Senin derinliklerini keşfe çıktım.
Bir istiridyenin arasında,
Benliğine yetişen bir inci tanesi gördüm.
Nasıl parlak nasıl beyazdı.
Seni de öyle sandım…
Aydınlık…
Güneşin erken battığı kış günlerine inat
Aydınlık yaz akşamları gibi pırıl pırıldın.
Limanlarında konaklasam
Çıplak ruhum ısınır sandım.
Su…
Değdiği her yeri nasıl da büyülüyor.
Su altında,
Derinliğinde,
İstiridyenin arasında,
Ne güzeldin sen.
Ne saftın.
Benim olabilecek kadar,
Benimle yaşlanabilecek kadar…
Ben tüm okyanuslardan gelen kadındım.
Yurt edineceğim bir limanın peşinde
Sana sığınmıştım.
Sorsana kendine,
Bunca aidiyetsizliğe kucak açacak kadar cesur muydun sen!
Zamanla
Sürdürdüğüm bu derinlik arayışı,
Seninle yaptığım
Sensiz diyaloglara bıraktı yerini.
İçimdeki senle
İçimdeki ben
Durmaksızın konuşur oldular.
Bir gün deliririm sanırım.
O zaman gelip benimle Boğaz’a karşı bir çay içer misin...
5.0
100% (7)