5
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1751
Okunma

renkli atlaslar geçiyorum sana gelmeden,
kanıyor ayaklarım
yedi gecenin yedi y/aşında..
baba ocağından yıllara böldükçe kederimi,
ne bayram harçlıklarım,
ne de yakama iliştirilen kurdelalar..
çaydanlığın cızırtısı kurulur düşlerimin ortasına..!
oysa ben her ayazda,
beyaz sobamızın kırmızı alevinde tutardım hayallerimi.
saçlarımın kıvırcık buklesine sakladığım ise
annemin avuçlarındaki çizgilerdi..
sonrası
kaçak bir tebessümle defterime kazıdığım,
babamın zatürreden titreyen bedeni..
tahta kapımızın altından sürdüğüm isyanlarım,
ne çok birikmiş kumbaramda..
ki soframız kurumasın niyetine,
bozuk para atmazdım içine..
toprak yollar geçiyorum sana gelmeden,
ahh yine aynı kaval sesi kulaklarımda,
toprak damlı evimize yayılan
ve babamın yanımda olduğu dakikalar..
işte en sevdiğim zaman dilimi,
ikindi vakti..
sahi,
insanlar kapılarının önünü süpürdükçe,
çocukluğum kıyasıya temizlenirdi..!
ben de uzandım elbette herkes kadar,
gençliğin delidolu çağlarına ;
korkular, telaşlar, öfkeli aldanışlarım
ve aşklarım..
sürüsüne bereket gözyaşlarımın gülüşüyle
van kalesinin spiral kıvrımlarından baktığımda
gördüm ki
ben hep kısa kalmışım hayata..
şimdi aç kapını sevgili ;
ne fırtınalı istanbul gecelerim,
ne de göğsümdeki bu sızılar..
zulamdaki tek cümlemle geliyorum sana,
"ben çocukken büyüdüm aslında.."
Mine Gültepe
22 Kasım 2011
5.0
100% (8)